|
Hirvatistan Milli Futbol Takimi'ni yenerek yari finale kalindiktan sonra ne dedi Türkiye Mili Futbol Takiminin Çalistiricisi Fatih Terim? 'Siradaki gelsin!'
Siradan insanlari seven biri olarak, geçmisten beri megaloman görüntü verdigi için sinirime dokunan Fatih Terim'i yanlis anladigimi düsündüm. Oysa ne siradan bir insanmis da ben anlayamamisim. Yoksa yine mi yanlis anladim. Terim, siraya geçmeden mi siradakini bekledi acaba? Ya da siradaki Almanya'nin çalistiricisi Fenerbahçeli eski konugumuz Joachim Löw 'Pardon!' mu dedi siradakine?
Turgut Özal dönemini ve ünlü 'Ortadirek' kavramini animsayanlariniz olacaktir. Ortadirek; yalnizca kendini degil sira disi oldugunu sananlari da sirtinda tasiyan siradan insanlardir.
En büyük yanilgimiz, takim çalismasi içinde görev aldigi için siradanmis sandiklarimizdir. Ingiltere, Ispanya, Almanya ve Türkiye gibi Avrupa'nin en zorlu futbol liglerinde oynayan futbolcularimizdan Türkiye Milli Futbol Takimi olusturuluyor. Takim kadrosuna alinmayan daha nice ayni degerdeki futbolculari bir yana birakiyorum, kadroya alinip sahaya çikanlar, Hirvatistan Milli Futbol Takimi futbolcularindan birkaç gömlek üstün futbolcular. Kim bilir kaç kisi 'Ben olsam, bu futbolcularla böyle zorlanmadan bu noktaya gelirdim' demektedir bugün.
Sayisiz örnek yasiyoruz böylesi. Asagilik kompleksimizden kurtulup kendi degerlerimizin, emegimizin, adi 'son dakikaci'ya çikan, son dakikaya kadar bekleyip is bitiren karakterimizin, inancimizin hâlâ farkinda degiliz. Sorunumuz, Fatih Terim gibi yükseldikçe alçakgönüllü olmayi beceremeyisimizdir...
Bugün Türkiye Milli Futbol Takimi'nda kulübede bekleyen, son dakikalarda oyuna girip görevini mükemmel düzeyde yapan Semih Sentürk için, hiçbir akli basinda insanin söyleyebilecegi olumsuzluk yok! Oysa Fatih Terim, hirslarinin esiri görüntüsü vererek kontrolsüz davranislari ile tartismali duruma geliyor. Türkiye'de hangi alanda olursa olsun genç lider adaylari, iste bu çok önemli farka dikkat etmelidirler."
***
Yukaridaki satirlar, Biga ilçesindeki bir yerel gazetenin basyazari ADIL KORKUT'a ait. Bir rastlanti sonucu internette gördügüm ve bir süredir izledigim degisik konulardaki diger yazilari da ilgimi çekmisti. Yalniz spor yazarlari degil büyük gazetelerin ünlü yazarlarinin hemen tamami Fatih Terim'le ilgili yazdi. Ama onlarin hiçbirini Hincal Uluç'un ve Adil Korkut'unki gibi iki kez okumadim. Yillarin ustasi Hincal Uluç'u genis okur çevresi, sürekli ve özenle ve de defalarca elbette okuyordur. Bu yazisini size okutmaktaki amacim, Adil Korkut'u Hincal Uluç'la kiyaslamak degil, genç kusagin ulastigi düzeyi gösteren Adil Korkut'un yazisi gibi, Türkiye'nin artik her alanda sayisiz degere sahip oldugu gerçegini belgelemekti.
Ilk bakista, ülkenin içine sürüklendigi siyasal gerginlik ve son gelismeler dururken Adil Korkut'un bu yorumlarini bu denli önemsememin bir anlami olmayabilir. Bir yildir ekonominin hizla yeniden krize dogru gittigi saptamasi göz önüne alininca, ortada bilinçli bir gündem saptirmasi çabasi oldugu açikça görülüyor. Asiri milliyetçilerin tirmanisindan korkuya kapilan ilimli Islamcilar, iktidari kaybetme korkusu ile özgüvenlerini ve sorumluluklarini yitirdiler. Iste, daha 2002 seçimi sonrasi Abdullah Gül'ün basbakanligi ile sergiledigi ve Tayyip Erdogan'in sürdürdügü bu "iktidar kimliginin" tanimini, Adil Korkut'un yazisindan çikarabiliriz diye düsündüm.
|
