Yazdırma tarihi : 15.01.2025

INSANLIGIN ACI GERÇEGI

Tarih: 11.08.2008 16:52:14


Eger devamli sulh isteniyorsa, kütlelerin vaziyetlerini iyilestirecek milletlerarasi tedbirler alinmalidir. Insanligin bütününün refahi, açlik ve baskinin yerine geçmelidir
 


Atatürk bu sözleri 1935’te söylemis. Daha ikinci dünya savasi henüz ortada yokken, savaslarin yerini alan terörün adi bilinmezken. Istanbul Güngören’deki son katliamdan dolayi Mustafa Kemal’in bu sözünü, bir kez daha animsadim. Çünkü kendi ülkemde, 1970’lerin basindan bu yana ayrilikçi eylemin henüz ayak izinin bile olmadigi yöreyi köylerine kadar yasayan bir politikaci olarak bütün sorunlarin basinda yoksullugun geldiginin sürekli altini çizmisimdir.

Birlesmis Milletlerin (BM) bir arastirmasina göre dünya ülkeleri arasindaki gelir dagilimi 10 yil öncesine göre 4 kat daha kötülesmistir. Ayni arastirma bu sekilde, yani geometrik hizla bozulmaya devam ederse, gelecek 10 yil içinde bu farkin, 8 kat daha bozulacagini göstermektedir. Dünya Bankasinin raporlarina göre ise, 20 en fakir ülkenin ortalama fert basina milli geliri 1960’li yillarin basinda 210 Dolar iken, 2006 sonunda 260 Dolara çikmis. Yani 40 yilda yalnizca 50 Dolar artmistir. Oysa en zengin 20 ülkede ayni süre içindeki artis 30 Bin dolardir. Dünyada yasami tümüyle etkisi altina alan terör ve savaslarin asil sebebinin, gelir dagilimindaki bu adaletsizligin oldugunu belgeler gösteriyor. Terör kelimesi ile birlikte ilk akla gelen elbette "Bin Ladin"dir. Türkiye için de PKK’dir. Çok bilinen su deyim, "biri yer biri bakar, kiyamet ondan kopar", bütün dillerde var olan bir atasözüdür.

Güvenilir bir arastirmada, Türkiye'de nüfusun yüzde 20'sinin yani en fakir kesimin, toplam milli gelirden aldigi payin yüzde 4'e düstügü görülmektedir. Ayni arastirmaya göre, en zengin kesim olan nüfusun yüzde 20'si ise milli gelirin yüzde 50'sinden çogunu almaktadir. Özellikle enflasyon yüzünden 1980’den sonra hizla düsen reel gelirler sonucu, açlik ve baskinin en çok güneydoguda belirginlestigini resmi istatistikler gösteriyor. PKK’nin asil bu nedenden dolayi 1990’larda çok güçlendigini, etnik farkliligi bu gerekçeye dayandirarak istismar ettigi biliniyor.

Bir süre önce, BBC’de konusan Suudi Arabistan eski istihbarat örgütü baskani Prens Naif bin Abdülaziz, El Kaide’nin kurulurken örgütlenme nedeni olarak asil amacinin, “açlik ve baskiyi ortadan kaldirmak” oldugunu, Bin Ladin’in kendisine söyledigini açikladi. Hatta “bu amacin, Kuran’in asil emri” oldugunu, bunun için “önce Afganistan’da eylemelere girisme” fikrini açtigini söyleyen Suudi Prens, bu nedenle “Bin Ladin’i desteklediklerini” de açikladi. Israil, o kurak ve yoksul bölgede zenginlesirken, Filistinlileri de yok saymasa ve batidan aldigi yardim ve destek ile sagladigi ekonomik gelismeyi o topraklarda beraber yasadigi Araplarla paylasabilse idi, bölge bugün kin-kan degil, baris bölgesi olabilirdi.

Yeni Birlesmis Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Moon görevi devir aldigi Kofi Annan’in giderken altini çizdigi çagrisini bir kez daha yineleyerek, “11 Eylül’de en üst düzeye çikan ve yillardir süren terörün, dünya gelirinin, ülkeler ve bölgeler arasindaki uçurumdan kaynaklandigini” söylemisti. Kurtulus Savasi kazanmis Asker Mustafa Kemal, kalici barisin ancak dünyada açligin elbirligi ile ortadan kaldirilmasina bagli oldugunu yillar önce söylüyor. Ondan nerede ise yüz yil sonra Birlesmis Milletler Genel Sekreteri bu gün hala ayni çagriyi yapiyor. Anlasiliyor ki, geçmisin gerçegini görmek istemeyen, adlari büyük ama kendileri küçük Devlet Adamlari, Ki-Moon’u duymak istemiyorlar. Umarim, anayasa mahkemesi kararinin ardindan yeni bir nefes alan bizim Büyükler (!) olsun, laiklik konusunda dinlemeseler de, Atatürk’ün 73 yil sonra hala aci gerçek olan yoksullasma ile ilgili sözlerini artik dinlerler.


Haber NO: 495

Kategori: Vatan Gazetesi