Yazdırma tarihi : 15.01.2025

DAHA DA KÖTÜ OLMAZDIYA

Tarih: 26.08.2008 17:51:53


“Uluslararasi sermaye özellikle Sovyetler Birliginin çöküsü sonucu küresellesme adi altinda dünyayi ele geçirdi” dersek, abartmis olmayiz.
 


Iran ve birkaç ülke disinda hemen bütün ülkelerin ekonomilerini, basta ABD’li patronlar olmak üzere, parasindan para kazananlar yönlendirir oldu. Turgut Özal’la baslayan özellestirme politikasi ile de Türkiye, üzerinde bu hesaplarin en rahat oynandigi ülkelerden birisidir artik. Bunlari, “öyle olmasaydi halkin as-is durumu daha iyi olurdu !” diye degil, gerçek durumu saptamak için yaziyorum; Çünkü politikacilarin ve hatta çogunluk iktisatçinin dilinden düsürmedigi bir tartisma sürüp gidiyor; AKP hükümeti ve is dünyasindaki yaygin olan söylem, “ekonomik krizlerin nedeni siyasal istikrarsizliktir”. Istanbul’da yasayan iktisatçilarin çogunun bile bu egilime kapildiklari bir gerçek. En yansiz olanlardan birisinin AKP’nin kapatilmasi davasindan önce bir yazisindaki saptamasi söyleydi: “Bu yilbasinda da bir kriz ihtimalini ihmal edilebilir düzeyde gördügümü yazdim. Dogrusu su anda da ekonomik nedenlerin Türkiye’yi bir krize sürüklemesini öngörmüyorum. Dikkat: Büyük bir siyasi kriz halini kapsamiyor”. Yani demek istiyor ki, “bir siyasal kriz çikarsa, ekonomi de, krize girer”.

Bassavcinin Anayasa Mahkemesine basvurdugu günler animsanirsa, ülkede esen rüzgâr 2001 yili basinda Cumhurbaskani Sezer’in Basbakan Ecevit’e Anayasayi firlattigi günleri andiriyordu. Kapatma davasina karsi, is dünyasinin en üst kuruluslari günlerce yangina körükle giden bildiriler yagdirdilar. O günlerde en deneyimli politikacimiz Demirel de, Erdogan’in türban çikisi için “bu bir karsi devrimdir, ben asil, sebep olacagi ekonomik krizden endise ederim” diyordu.

Oysa para piyasalarindaki inis çikislar daha 2007’nin ilk aylarinda ABD’deki konut kredilerindeki krizin etkisi ile baslamisti. 2008’in basinda bütün dünyada etkisini artiran bu olumsuzluk, 2000’lerin basindan beri süren sicak para (kisa vadeli kur ve faiz degisiminden para kazanma) politikasi ile birlesince reel ekonomide olumsuzluk görünür hale geldi. Üretimde ve yatirim egiliminde düsüs hizlandi. Sonuçta, enflasyon ve durgunluk ortami yeniden dogmus oldu. Iste bu gerçekleri dogru okuyanlar için “ekonomik dengelerin bozulmasinin nedeni, kesinlikle siyasal degildir”, (2000’de de siyasal degildi). Ne var ki bazilari siyasal (daha dogrusu politik) oldugunu söylemeyi yeglediler. Bunlarin basinda Basbakan Erdogan vardi. Onun tutumunun bilinçli oldugu çok açik. Para piyasalarindaki kötülesmenin giderek hizla ekonomiye yansidigini görüyor ve bunun suçunu politik gerginlik yaratanlara yikmak ve böylece gündemi degistirmek istiyordu. Is dünyasinin önde gelenleri ise, yabanci ortaklari ile faiz ve kur üzerine kurduklari düzenin bozulmasindan rahatsiz oldular. Gerçek yüzlerini saklamak için de, kamuoyunun gözünü kendi üstlerinden kaçirmak istediler.

Bütün bunlar genel ekonomik gerçekleri ne kadar etkiledi, ya da degistirdi? Simdi ona bir bakalim; Uzun süredir cari açik bütün zamanlarin en üst düzeyinde artmaya devam ediyor. Kalkinma hizi hedeflerin gerisinde. Fiyat endeksleri yükselme egiliminde. Sanayide yeni kapasite yaratilamadigi gibi kapasite kullaniminda da yüzde 10’un üstünde düsüs var. Özel sektör yeni istihdam ve üretin artiracak yatirim yapmak yerine, Ortadogu kaynakli sermaye transferleri ile kamu tasinmazlarini satin almaya yönelmis durumda. Yüksek kur riski olusturan ve tamamina yakini özel sektöre ait kisa vadeli dis borç stoku, 2002 sonunda 6 milyar dolardi. 2006 sonunda 20 milyar dolara çikan bu borç, 2007’nin sonunda 42 milyar dolara ve bu yilin ilk alti ayinda 11 milyar dolar büyüyerek 53 milyar dolara ulasti.

Türkiye gibi ülkeler IMF’nin siki baskisi altinda oldugu için bu tablonun seklen 2000’dekine benzer bir krize dönüsmesi zaten beklenemez. Çünkü artik geçen yüzyilda kalan Arjantin ve Meksika dersinden sonra uluslararasi sermaye, parasindan para kazandigi ülkeleri o tarz bir krize sokmak yerine esiginde tutmasini ögrenmis durumda. Nasil olsa politik dayanisma içinde oldugu hükümetler, hep asindan ve isinden ödün aldiklari halklarini geriletmenin ve susturmanin bir yolunu bulmaktalar. O nedenle ülke gündemini, çalisanlarin gerçek sorunu olan ekonomik olumsuzluklar yerine, siyasal ve toplumsal gerginlikler ile bilinçli olarak ugrastirmaktalar.

Yazimin basinda, “öyle olmasaydi halkin as-is durumu daha mi iyi olurdu?” demistim. Bu tabloyu iyi okursaniz, siz de benim gibi yaziyi bitirirken derdiniz ki, “daha da kötü olmazdi ya”.


Haber NO: 497

Kategori: Vatan Gazetesi