Yazdırma tarihi : 16.01.2025

Anlamakta zorlaniyorum

Tarih: 13.01.2009 10:19:03


Uluslararasi seffaflik örgütünün bir arastirmasina göre zengini, fakiri bütün ülkelerde halklarin yakindiklari en önemli sorun, "Yolsuzluk"mus. Ülkesindeki yolsuzluklar dolayisiyla en az rahatsizlik belirten halkin, Amerikalilar oldugu belirtiliyor.
 


Amerikalilarin yüzde 62'si ülkesinde yolsuzluk oldugunu söylerken, bundan yararinin azaldigini ve o nedenle sikâyetçi oldugunu belirtenlerin orani ise yüzde 46'dir. Bu örgütün belirledigine göre Türkiye'de yolsuzluk oldugu inancinda olanlarin orani yüzde 94'tür. Kendi hakkinin çalindigini ve sikâyetçi oldugunu söyleyenlerin orani ise yüzde 92'nin üzerindedir.

Özellikle, partisinin ikinci adaminin Çankaya Köskü'ne çikmasi ve 2007 seçiminde yüzde 47 oyla iktidarda kalmasi ile AKP'li çevreye dönük yolsuzluk tartismasi geçmise oranla hizli bir tirmanis gösterdi. Gerek kamu kaynaklarinin usulsüz kullanimi, (Sabah medya grubunun satisi) gerek, AKP'nin önde gelen politikacilarinin yolsuzlukla suçlanmasi, (bir parti grup baskaninin ve bir genel baskan yardimcisinin istifalarina neden olan dosyalar ve Ankara Büyüksehir Belediye Baskani'nin dogal gaz sayaçlari konusundaki asiri yüksek fiyatla halktan haksiz bedel almasi) ve gerekse, kamu görevlilerini de içine alan bir kadronun bagis yolu ile halktan toplanan kaynagi partizan amaçlarla kullandigi suçlamasi (Deniz Feneri), bu gidisin hizlandigini belgeliyor.

Ancak, son yillarda bu tür olaylara karsi toplumdaki tepkinin de eskiye oranla yükseldigi bir gerçek. Bunun iki nedeni var: Birincisi, son yirmi yilda yetisen genç kusaklar çok daha özgür ve cesur düsünebiliyor ve sesini yükseltebiliyor. Üstelik genç nüfusun yüzde 30'una yakin en etkin kesimini bu kusak olusturuyor. Ikincisi ise halkin kendisini, siyasal ideolojilerden ve bunun beynindeki baskisindan büyük oranda siyirdigi anlasiliyor. Bireysellik arttikça toplumsal sorumluluk bilinci azalsa da, kisi özel yararina karsi ve kendisine yapilan haksiz ve adaletsiz tutum ve tavirlara daha sert tepki gösterebiliyor.

Öte yandan orta gelir dilimi halk kesimi maddi hesaplar ve yararlar konusunda eskiye oranla daha çabuk ve somut dayanisma gösteriyor. Sinifsal ayriliga dayanan siyasal kavgalar zamanla çok zayifladigi için, maddi yarar dayanismasi daha kolay saglaniyor. Sendikalarin üye sayisini, gücünü ve etkinligini yitirmesine karsin, sivil toplum örgütlerinin gelismesi ve etkinliginin hizla artmasi, devlet, hükümet ve parti gibi kurumlarin karsisinda daha genis bir halk kesimi, hakkini aramakta ve alabilmektedir.

Bütün bunlar aslinda demokratik tepkinin, özellikle 2000 ekonomik krizinde yasanan as ve is konusundaki çöküsten sonra daha örgütlendigini ve gelistigini gösteriyor. Elbette Avrupa Birligi'ne (AB) gidisteki kuramsal ve kurumsal gelismelerin payi vardir. Ancak yasa yaparak veya degistirerek, toplumsal yapiyi hizli degistirmek mümkün degildir. Halkin ekonomik nedenlerle gelisen bilinç düzeyi ve gücü, gelismenin asil nedeni olmadikça; ülke demokrasiye, birey özgürlügüne tam anlami ile kavusamaz.

2008 sonbaharinda küresel mali krizle baslayan ve Basbakan'in dedigi gibi teget degil ekonomiyi tam karnindan vuran bunalim bu yolsuzluk dosyalari ile iç içe geçmis oldu. Simdi 29 Mart yerel seçimleri öncesi Ankara'da Murat Karayalçin'la baslayan AKP'li belediyelere karsi seçim kazanma umudu özellikle bu nedenle artarak yükseliyor.

Ne var ki, son iki gelisme bu gündemi degistirecek boyut kazaniverdi. Gazze'de kan akmaya devam ediyor. Bombalar dursa da daha aylarca dünya gündeminde bütün sicakligi ile tartisilmaya devam edecek. Anadolu'ya yayilan karsi gösterilerin seçime kadar sürmesi olasidir! Ikinci gelismenin rastlanti oldugu konusunda bazilarinin kuskulu oldugu akla gelebilir. Henüz daha 9. dalgasi yargilama asamasina gelmemisken, 10. dalgasi patlayan Ergenekon dosyasi tartismasi, görülen o ki, daha aylarca sürecek.

Ekonomik durgunlugun her hafta daha da arttigi ve isçi çikarmalarin kitlesel boyut kazandigi bu gidisatta, korkuya kapilan iktidarin bu gündem degisikliginden için için bir rahatlik duyabilecegi beklenir. Ancak, ana muhalefetin özellikle 10. dalgayi büyüterek seçim sonucunu belirleyecek halkin as ve is sorununun gündemden düsmesine katkida bulundugunu görememesini anlamakta zorlaniyorum.


Haber NO: 525

Kategori: Vatan Gazetesi