Yazdırma tarihi : 16.01.2025

Baykal'in Sait Faik öyküsü

Tarih: 13.04.2009 16:02:43


Deniz Baykal için "iktidar olmak istemiyor" diyenler vardir. Buna inananlar saniyor ki, genel baskan degisse CHP, ilk seçimde birinci parti olur.
 


Oysa 1973'den beri tanidigim Baykal bu 36 yilin nerede ise her saatini partisini iktidar yapmak için yasamistir ve yasamaktadir. Üstelik hiçbir zaman da gerçeklerle yüzlesmekten korkmamistir. Inanabilse ki bir baskasi partiyi iktidara getirebilir, o gün genel baskanligi birakir. Iste asil mesele onun bu "degisime" inanmasi ya da inandirilabilmesidir.

29 Mart seçim sonuçlarini her genel baskan kendine göre yorumladi. Deniz Baykal da bu küçük artisi, kendince basari olarak görüyor. Aslinda onu yeniden umutlandiran CHP'nin oylari degil, AKP'nin düsüse geçmesidir. Tarhan Erdem'in ortaya koydugu gerçegi Baykal'in da görmemesi olanaksizdir. "Istanbul, Ankara ve Izmir illerinde seçmenlerin yüzde 30,1'ini olusturan, 14 milyon sekiz yüz bin seçmen oturmaktadir. Ülkemizin en yüksek nüfuslu bu üç ilinde, 29 Mart genel seçimlerinde CHP, toplam oylarin yüzde 35,3'ünü almistir. Bu üç il disindaki yerlerdeyse bu partinin oyu yüzde 17,8'de kalmistir. Yani CHP de düsüse geçmistir".

Bu gerçege karsin, CHP Genel Baskani seçim degerlendirmesinde, gelecek seçimde de partinin basinda kalacagini, herkesin içine sindirmesini ve ona göre durumunu belirlemesini istemistir. Bunu söylerken beraberinde, partide Kiliçdaroglu gibi basarili olanlara ve disaridan gelecek yeni isimlere ve önerilere yakin çevresini açacagini belirtmektedir. Yani daha önceleri de verdigi "degisim" sözünü yinelemektedir.

Bu kez, "degisim" sözünün Barack Hüseyin Obama'ninkine benzeyip benzemedigini görecegiz. Bes dakikalik kabulünde, ABD Baskani'na kendini ve düsüncelerini dogrudan anlatamayacagi için verdigi kitaplardan daha iyi taninacagini düsündügünü saniyorum. Iki kitabi da karistirdim. Uzun birlikteligimize karsin eger yanilmiyorsam, Obama'nin asil okumasini istedigi Sait Faik'in "Haritada Bir Nokta" öyküsü olmali. Ben size öykünün ana fikri olan son bölüm özetini aktarayim:
"Bir gece, ansizin bir motor, katranli bir iskeleye yanasir. Hemen üç günlük sakali piril piril, beyaz, orta yasli bir adam, yakalari kalkik, gocuklu bir paltoya gömülmüs yüzüyle gülerek yanima yaklasir.
- Geldin mi, kardes? der.
- Geldim agam derim.
- Adamizdan iyisi yoktur.
- Yokmus agabey derim.
Gözümüz bulanmis, tahta havalesinden hiç gözükmeyen bahçeli bir eve gireriz. Bir asma çardagi altindan geçeriz.
- Ben, bir elimi yüzümü yikayayim hele... der, eve girmeden sag kolda bir çesme vardir, hatirlayiverir yönelirim...
- Hava bugün lodos muydu agabey? derim.
- Baslarken lodos basladi. Ikindiye dogru batiya çevirdi. Simdi bati karayelden esiyor ama çevirecek, karayele çevirecek.
- Sonu kar midir agabey, karayelin?
- Sen nasilsin bakalim? Rengin iyi masallah!
- Çok sükür agabey!... Köy nasil?
- Bildigin gibi kardes! Hep öyle... Çocuklar iskambile dadandi; baska bir kusurcuklari yok.
- Parasina mi oynarlar ki?
- Yok be anam! Para nerde ki, parasina oynasinlar. Baligina oynarlar, misinasina oynarlar, çaparisine oynarlar, olta ignecigine oynarlar. Hele oynaya görsünler parasina da...
Hani Frenklerin "l'enfant prodique" dedikleri bir oglan vardir. Ben o çocukmusum; israftan, delilikten serserilikten dönmüsüm gibi olurum yatagimin içinde. Bugün deniz, yüz veren bir anne gibidir. Bu kadar naz etmemeli, bu kadar yüz vermemeli, bu kadar isikli, bu kadar sakin, bu kadar lastik çizme gibi piril piril olmamali deniz. Bunun yarini var. Dalga kirik cam parçalari gibi keskin ve soguk vurdugu zaman olacak, o canavar su, bastan girip kiçtan çikacak..".

Öykü böyle bitiyor. Siz simdi, Baykal ne demek istemis, yorumlayin bakalim. Obama ne anlar derseniz. IQ'sü, Baykal'i anlayacak düzeyin çok üstünde. Elbette okumaya zaman bulursa!


Haber NO: 540

Kategori: Vatan Gazetesi