Yazdırma tarihi : 16.01.2025

Söylemde degil, eylemde tutarlilik ve kararlilik

Tarih: 20.04.2009 11:51:04


12 Eylül darbesinin en ciddi yanlislarinin basinda Adalet Partisi (AP) ile Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) kapatilmasi gelir.
 


Bugün yasanan siyasal istikrarsizlik oradan kaynaklanmistir. Bu iki parti de, tüzük ve programlarina bagli olarak, laik demokratik cumhuriyet ilklerine bagli ve Anayasa'nin öngördügü insan haklarina sadik, hukukun üstünlügünü benimsemis ve yurdun en küçük köyünde örgütlenmis partilerdi. 1983'ten sonra kurulan hemen bütün partiler ilk seçimde var olmak için çareyi öncelikle alt kimlikler çevresinde taban oyu olusturmakta aradilar. Bu politik savas ülkeye, iste bu gün yasanan etnik kökene, bölgesel hesaplara ve din, mezhep esasina bagli yani alt kimliklere dayali siyasal ayrismayi getirdi. Bu gün, her sandikta yani ülkenin bütününde var oldugunu sana Adalet ve Kalkinma Partisi'nin (AKP) de bir ya da iki seçim sonra bazi yörelerde yok oldugunu görecegiz. Ancak daha önemlisi, on yil öncesine kadar Semdinli'den Enez'e, Posof'tan Datça'ya Türkiye'nin her karisinda umut olan CHP'nin belli bölgelere sikismis olmasi ve daha acisi Dogu, Güneydogu'da yok sayilmasi demokrasimizin en ciddi sorununu olusturmaktadir.

29 Mart seçimlerinden basarili çiktigi görüntüsü veren CHP Genel Baskani aslinda bu gerçegi yadsiyamaz olmali ki, son parti meclisi toplantisinda sunlari söylemektedir: "CHP'nin, Güneydogu'daki örgütlenmesini, söylemlerini gözden geçirecegiz ve orada mutlaka var olacagiz. Güneydogu'da oy alamamamizin nedenlerini yeniden arastiracagiz ve bundan sonra bölgede nasil bir politika izleyecegimizi belirlemeye çalisacagiz."

Baykal'in bu sözleri üzerine kisa süre önce yenilenen parti programinin ilgili bölümlerini bir kez daha açtim. Alti çizilmesi gereken önemli önlem ve öneriler sunlar:
"Özgürlüklerin en etkili biçimde korunmasi için Anayasa'da gerekli degisikliklerin yapilmasi hedef alinacaktir. Bireylerin, din, mezhep, irk, renk, cinsiyet, etnik köken, dil ve benzeri özelliklerine bakilmaksizin, aralarinda herhangi bir ayirim gözetmeksizin temel insan hak ve özgürlüklerinden yararlanmasi saglanacaktir. Devlet, Dogu ve Güneydogu Anadolu'nun ekonomik alandaki geri kalmisligi konusunda üstlendigi sorumlulugun bilinciyle, ihtiyaç duyulan devlet kaynaginin bölgeye aktarimini saglayacaktir. Köylere güvenli ve gönüllü geri dönüs saglanacaktir. Siddet eylemlerinde bulunanlarla mücadele edilirken sivil halkin zarar görmemesine özen gösterilecektir. Demokrasinin ve toplumsal barisin teröre karsi topyekûn direnç, tepki ve dayanisma ile korunabilecegi bilinci bu programin özünü olusturacaktir. Basta Kuzey Irak olmak üzere komsu ülkelere yeni bir pencere açilacaktir. Bölge ile iletisimde açilim yapilarak, kültürlerin bulusturulmasi saglanacaktir. CHP yerel yönetimleri, yerel iktidar odaklari olarak degil, yerel demokrasi odaklari olarak görür. Irk temelinde çözüm arayislarinin veya asimilasyon uygulamalarinin tuzaklarindan demokrasimiz kendini her zaman korumalidir. CHP'nin entegrasyon anlayisi farkli etnik kimliklerin ve inançlarin ortadan kaldirilmasini degil, onlara saygi göstererek ülke bütünlügünün yurttaslik anlayisi ile korunmasini öngörür. CHP, her etnik kökenden yurttasimizin, kendi ana dilini özgürce kullanabilmelerine, ögrenebilmelerine ve ögretebilmelerine, kendi ana dillerinde gazete, dergi, kitap ve diger her türlü yazili ve sözlü yayinda bulunabilmelerine, kendi anadillerinde yayin yapabilmelerine ve benzeri bireysel kültürel haklara özgürce ve diledigince ulasabilmelerine olanak tanimayi çagdas demokrasi anlayisinin geregi sayar."

Bütün bunlar, 1989'da Baykal Genel Sekreter oldugunda SHP'de hazirlanan Güneydogu Raporu'na dayali olarak daha önceki programlarda da vardi. Demek ki, son konusmasinda söyledigi gibi CHP Genel Baskani'nin, 29 Mart sonuçlarindan yola çikarak yeni bir yol haritasi aramasi gerekmiyor. Söylemde yenilik degil, programda var olan ilke ve amaçlara bagli ve eylemde tutarli ve kararli olmak gerekiyor.


Haber NO: 542

Kategori: Vatan Gazetesi