Dünya finans sisteminde ortaya çikan bunalimin Türkiye'ye yansimasi bütünüyle reel sektörde oldu. Iç ve dis talep çok hizli geriledi yani ihracat ve iç tüketim büyük oranlarda düstü. Mal ve hizmet üretimi hizla azaldi. Ayrica, yatirim ve tüketim harcamalari en aza indi. Özellikle alt yapi, konut gibi üst yapi ve sanayi dallarinda tam bir durgunluk basladi. Böyle olunca bunlara dayali olan tasima, lojistik gibi hizmet sektörleri de zayifladi. Dolaysiyla kapasite ve isgücü kullanimi hizla düstü.
Bu durumda ilk yapilmasi gereken, gerçek tasarruflara dayali yapisal bir degisim arayisi olmalidir. Toplam harcamalari yeniden canlandiracak ve yillardir özellikle para piyasalari araciligi ile sicak para kullanma aliskanligi edinen veya buna zorlanan özel yatirimci o aliskanliktan kurtarilmalidir. Bunun için de orta vadede tasarruf egilimini hizla artiracak yapisal degisime gidilmelidir. Geçmis deneyimler, bu degisimde erisilmesi gerekli yatirim oraninin yüzde 30 ila 35 arasinda olmasi gerektigini gösteriyor.
Faiz, kur farki ve rant gelirlerini çekici olmaktan çikaracak, verimlilik ve üretim artisina dayali gelir yaratici bir yapisal dönüsümü basarmak gerekir. Ancak o zaman yatirim egilimi yeniden artma ortami bulabilir. Böylece yatirilabilir ek kaynagin basta sanayi olmak üzere katma degeri yüksek sektörlere yönlendirilmesi saglanmis olur. Kredi, vergi ve diger tesvik araçlarinin bu yönde etkili kullanimi çok önemlidir.
Uzun dönemli bu yapisal önlemler gecikmistir. AKP hükümetinin yerel seçim öncesi uyguladigi kisa dönemli harcama politikasi da, alinmasi gerekli asil kararlarla çeliskili olmustur. Elbette hizla düsen talebe karsi her ülkede oldugu gibi bazi sektörlerde çok kisa dönemli alinacak önlemler vardi. Ancak bizde, örnegin ÖTV ve KDV üzerinden yapilan indirimler, yalnizca otomobil ve konut talebini artirmak amacina dönük oldu. Onun da ciddi bir sonuç verdigi söylenemez. Asil daralma küçük ve orta ölçekli kuruluslarda bas gösterdi. Seçim hesabi ile yapilan kamu harcamalari yüzünden bu kuruluslara yapilmasi geren kaynak destegi yapilmadi. Üstelik IMF ilk kez hakli olarak bu nedenle anlasmayi soguttu.
Hem politika hem de ekonomi dünyasinda son bes yillik planin bu yapisal degisime dönük olarak yenilenmesi konusunda ortak bir anlayis ortaya çikti. Bu planin yillik programlarinin, özellikle yatirim ve tasarruf dengeleri gerçekçi bir temele oturtulmalidir. Kamu bütçeleri bu programlara kesinlikle uymali ve özel kesim o yönde yönlendirilmelidir. Buna bagli olarak mali degisiklikler hizla yasalastirilmalidir. Bütün bunlarin, ön yargilardan ve siyasal saplantilardan uzak bir politika anlayisi ve bütünlük içinde olmasi zorunludur. Birakiniz, Isçi Partili Ingiltere Basbakani Brown'i, liberal Almanya Basbakani Merkel bile ileri devletçi müdahaleleri uygulamaya koydu. Türkiye yakin zamana kadar kendine özgü politikalari ile "karma ekonomiyi" en basarili sekilde uygulayan ve ciddi deneyimi olan bir ülkedir. Bizim artik onlardan degil kendi dogrularimizdan ders almamiz gerekir.
|