16 yasimda Amasya Gençlik Spor'un 9 numarali yesil beyaz formasini giydigim gün dünyalar benim olmustu. Sanki futbol artik yasamimdi. Kaptanimiz Cin Emin Abi, Çorum Gençlik Spor'la pazar günü yapilacak maçta oynayacagimi söylediginde, 3 gece gözüme uyku girmemisti. Kamyondan bozma otobüsle 85 km yolu 4 saatte gittik. Kulüp baskanimiz akli evvellerimizin kulagina yenersek çevrede ün salmis, "Kerh…ye" götürecegini fisildadigini bana söylememislerdi.
Istanbul mahalli liginden baska, parali topçuluk Ankara'da bile yoktu. Baskentte resmi kuruluslarin destegindeki Demirspor, Gençlerbirligi ve Ankaragücü ile birlikte 8 takimli lig vardi. Izmir'de Altay, Karsiyaka'nin basini çektigi belli sayida kulüpten olusan mahalli ligi komsu illerin disinda kimse pek bilmezdi. Anadolu'da adi duyulan sayili takimlarin basinda Trabzon Idmanocagi, Adana Demirspor ve Samsun Fener ilk akla gelenler. Ötekilere oranla nüfusu daha büyük olan Kayseri, G.Antep, Sivas, Erzurum ve Diyarbakir'in gençleri, sehirlerarasi maç yapsalar da, günler sonra Istanbul'dan gelen gazetelerden izleyebildikleri Fener'i, Galatasaray'i, ya da Besiktas'i tutarlardi.
1954'te Dolmabahçe'de Puskas'li Macarlari 3-1 yenerken, daha dün heykeli dikilen Lefter'in G.S'li Isfendiyar'in ortasina patlattigi volesini Kabatas Erkek Lisesi'nin yatakhanesinde aylarca birbirimize anlatip durduk. Lise takiminin santrforu olarak Kuleli Askeri Lisesi'ni benim tek golümle yendigimizde, günlerce tebrikleri kabul etmekten bilegim yorulmustu!
Ankara ve Izmir takimlarinin da katildigi milli lig 1959'da basladi. O yil ben de Istanbul Üniversitesi takiminda lisanli amatör futbolcu oldum. Artik yalniz Istanbul degil Anadolu'daki takimlari da heyecanla izlemeye baslamistik. 1975-76 sezonunda Trabzonspor'un sampiyon olmasina, Istanbullular da Anadolulular kadar sevinmisti. Bugün bütün dünyayi saran mesin yuvarlak heyecani, Türkiye'de o yillardan sonra bazen acili da olsa tam bir firtinaya dönüstü. 1962'de Istanbul 2. ligi takimlarindan Süleymaniye'de son maçimi oynadim. O günlerden bugüne degisimi anlamak için iki istatistik yeterlidir. En son bilgilere göre, bes bin dolayinda genç profesyonel ve elli binden çogu da amatör olarak top kosturuyor.
Trabzon'un üç yil ara arkaya sampiyonlugu Anadolu'nun diger kentlerinin hem ilgisini hem de özgüvenini tirmandirdi. Van'dan Rize'ye, Elazig'dan Bolu'ya ve Erzurum'dan Manisa'ya yurdun dört bir yanindan birçok ilden takimlar simdiki adi ile Süper Lig'e çikti. Üç sezon önce Gaziantep'in, Sükrü Saracoglu'nda yedigi son dakika golü ile yitirdigi sampiyonluk artik dört büyüklerin disinda her takima yeni bir umut isigi oldu. Bu tarihi yasayan benim kusagim dahil herkes, ister FB'li, ister GS'li, ya da BJK'li olsun, Trabzon'dan sonra, bir Anadolu takiminin sampiyon olmasi için yakarir durumda.
Bu duyguyu tanimlamak belki herkese göre degisir. Ama ben bunun temelinde egemen, sömüren, küçümseyen ve horlayan anlayisa ve kimlige karsi Anadolu halkinin bir baskaldirisi olduguna inananlardanim. Iste bu nedenle benim gibi belki de milyonlar, Sivas 4 Eylül stadinda geçen hafta 2-1 yenildiklerinde Mehmet Yildiz'in isyanini çok iyi anliyoruz. Üstelik ben kendimi bildim bileli de Besiktasliyim.
|