Yazdırma tarihi : 16.01.2025

Baykal ve Kiliçdaroglu

Tarih: 1.06.2009 10:28:26


Deniz Baykal ile Kemal Kiliçdaroglu'nun zarif, güvenli ve sevecen iliskisini 1966 sonrasi, 12 Mart 1971'e kadar süren Ismet Inönü, Bülent Ecevit birlikteligine benzetiyorum.
 


Ecevit'in Genel Baskan olmasinda önemli katkisi olanlardan Turan Günes, "12 Mart Muhtirasi ortami olmasaydi ve o tarihte yakini geçinen Kemal Satir grubu Pasa'yi kiskirtmasaydi, Ecevit asla Genel Baskan olamazdi" demeye getirirdi.

Siyasi tarih, tartismali da olsa çoklukla kisilerin olaylari degil, olaylarin kisileri yarattigini yazar. En son örnek, Baskan Barack Hüseyin Obama'dir. Beyaz Saray'da George Bush gibi ABD Baskanlik albümünün en olumsuz ve yanlis bir fotografi ve üstüne üstlük, seçime üç aya kala patlayan kriz olmasaydi, bugün bütün dünyanin gözü bir Afrika kökenli liderin üzerinde olmazdi. Bizden bir örnek; 12 Eylül darbesi Turgut Özal'i sonunda köske çikardi.
Cumhuriyet Halk Partisi'ni (CHP) Mustafa Kemal Atatürk kurdu. Onun gibi Atatürk'ün yarattigi birçok siyasal hareket ve olay sayilabilir. Ne var ki, Ikinci Dünya Savasi sonrasi hemen her yerde oldugu gibi bizde de olaylarin önünde giden önderler artik yok. Iste CHP'deki degisimler de hep, ülkedeki veya partideki olaylarin arkasindan gelmistir.

Deniz Baykal'i Genel Baskanliga götüren Baykal Hareketi 1976 Kurultayinda basladi. O kurultayda Baykal ve arkadaslarinin hedefi Genel Baskani (Ecevit) degil, Genel Sekreter Orhan Eyüboglu'nu degistirmekti. Daha sonraki yillarda hareket güçlendikçe Ecevit ailesi Deniz Baykal'a karsi kuskuya kapildi. O nedenle, Ecevit'in küçümser bir eda ile "hizip" diye suçladigi Baykal hareketi, belki de partiler tarihinde ender rastlanan bir örnek olarak 15 yil, kadrosu büyüyerek sürdü. 1992'de yeniden açildiginda, simdilerde artik hiçbir partide bulunmayan tam bir demokratik seçimle gelmis kurultay delegelerinin oyu ile Deniz Baykal CHP'ye genel baskan oldu. Yani o hareket Baykal'i partinin basina getirdi.

Elbette ne Baykal Inönü'ye ne de Kiliçdaroglu Ecevit'e benziyor. Politik kisilikleri, davranis ve yaklasimlari hem onlara hiç benzemiyor, hem de birbirlerine. Ancak Istanbul Büyüksehir Belediye Baskanligi olayi yasandiktan sonra parti örgütü ve seçmen açisindan Baykal'la Kiliçdaroglu'nun arasindaki görünüm, iste o 1970'lerin basindaki Inönü-Ecevit iliskisini çagristiriyor. Üstelik 2002'den bu yana partide baslayan Genel Baskanlik tartismasi 2007'seçiminden sonra halk katinda ve medyada gündemden düsmez oldu. O tarihten bu yana yapilan kurultaylarda, kamuoyundan destek alan Baykal muhaliflerinin engellenmesi için parti üst yönetimi, tüzügü de zorlayarak her türlü önlemi almaya yöneldi. Kiliçdaroglu'da bütün bu gelismelerin içinde bulundu. Hatta bir grup milletvekilinin Baykal'a karsi meclis grubunda okudugu bildiriyi imzalayanlarin arasindaydi.

Ülke çapinda taninmasina neden olan ekranlardaki yolsuzluk dosyalari tartismalarinda görüldü ki, Kiliçdaroglu sakin, sabirli ve biraz da kurnaz bir politikaci. Dolaysiyla düsüncelerini ve kararlarini zamanlamasini biliyor. Partinin meclis grup baskani olarak, yardimciligini yaptigi Genel Baskani'ni da iyi taniyor olmali. Bu nedenle parti içinden ve halktan gelen genel baskanlik için iyi niyetli baskilara kendini kaptirmiyor. Ancak "havasini" gündemde tutmayi da beceriyor. Baykal'in da onu herkesten iyi tanidigina hiç kuskum yok. Yerel seçimden sonra, partili belediye baskanlarini ziyarete gittigi her yere Kiliçdaroglu'nu da götürmesinin anlamini herkes anliyor olmalidir.

Ilk genel seçime kadar bu iliski nasil sürer tahmin etmek zor. Ancak zamaninda ya da erken olsun Baykal'in önümüzdeki seçimde de partinin basinda kalma karaliginda oldugu gözüküyor. O nedenle, her olasiliga karsi kendi hesabini yapmak konusunda Ismet Pasa'yi bile asan bir satranç ustasi oldugu tartisilmaz. Ayrica, Kiliçdaroglu'nun Ecevit kadar yürekli oldugu izlenimini de almiyorum.


--------------------------------------------------------------------------------


Haber NO: 548

Kategori: Vatan Gazetesi