Yazdırma tarihi : 16.01.2025

Yeter ki halk, seçenegini bulsun

Tarih: 11.08.2009 15:46:26


Prof. Haluk Ülman'i ilk 1971'de 12 Mart muhtirasina karsi yazdigi yürek dolu yazisi ile tanidim.
 


1973'te beraber milletvekili olduk. 12 Eylül darbesinden sonra eylemli politikayi birakti ve hocaliga döndü. Benim gibiler için asil önemli yani, yazilari ile özellikle basta Kibris, Irak ve Avrasya olmak üzere, dis politikada 30 yildir öngörüleri çok büyük oranda dogru çikan birkaç kisiden birisi olmasidir.

En son Basbakan Erdogan'in imza töreninde AB Komisyon Baskani Barroso'ya "çak" diye elini kaldirdigi güncel konu Nabucco Projesi ile ilgili yazisi söyle bitiyordu: "Bizi de çok ilgilendiren, Orta Asya ve Hazar petrollerinin ve dogalgazinin Bati'ya tasinmasi sorunu var. Bilindigi gibi Moskova bu zengin kaynaklarin geçis yollarini elinde tutabilmek için, Türkiye'nin öncülük ettigi ve basta ABD olmak üzere Batinin da katildigi Nabucco Projesi'nin yapimina hâlâ karsi çikiyor. Enerji çikarlari oldugu için ne Bati'nin ne de Moskova'nin bu konudaki görüslerinden kolay kolay vazgeçmeleri beklenemez. Hele "Yildiz Savaslari"nin yerini "Enerji Savaslari"nin aldigi yeni dünyada".

Haluk Hoca yarim yüzyillik birikiminde iki ana noktanin hep altini çizmistir. Birincisi "Dis iliskilerde duygusal düsüncenin, beklentinin ve kararlarin yeri yoktur." Ikincisi "bulundugunuz zaman dilimi içinde güçlü ülkelerin çikarlarini, kendi çikarlarinizla çatistirmamanin yolunu bulacaksiniz."

R. T. Erdogan'in, daha Basbakan olmadan davet edildigi Beyaz Saray'da Baskan Bush'un omzuna elini attigi günden beri yaptiklarini görünce, her defasinda Haluk Hoca'yi anarim. Sanirim çogu onun ögrencisi olan Disisleri Bakanligi'nin üst düzeyi de benimkine benzer çagrisimlar yasar. Çok geri gitmeden tam bir iç politika hesabiyla Davos'daki "van minüt" sovunu animsayalim. Ve simdi de geçen hafta mansetlerde yer alan su haberi görmeyenlere açalim: "Basbakan Erdogan'in, Israil'e karsi koydugu tavrin belleklerde tazeligini sürdürdügü bir sirada, Filistin'in Devlet Baskani Mahmud Abbas ile Rum Yönetimi Lideri Dimitris Hristofyas görüsmesi sonucunda iki lider, her iki taraf için 'isgalin' (Filistin Israil isgali altinda oldugunu belirtiyor. Rumlar ise KKTC'yi isgal topragi olarak nitelendiriyor) sona erdirilmesi için ortak mücadele edeceklerini söylüyor. Görüsmeden sonra yapilan ortak açiklamada Hristofyas, Rum tezlerini Islam Konferansi Örgütü'nde savundugu için Mahmud Abbas'a tesekkür etti. Mahmud Abbas da 'Kibris sorununda Rum tezlerini destekliyoruz' diyerek kesin olarak tarafini belirtmis olmaktadir".

T. Güngör Uras'i da DPT'de beraber çalistigimiz yillardan bu yana taniyorum. Ekonomik konularda ayaklari yerde, dogrulari görebilen birkaç kisiden biridir. Bakin en güncel konuda Haluk Hoca'nin ikinci ana kuralini dogrularcasina neler yaziyor: "Simdilerde Çin, Türkiye ekonomisi için önemli bir ülke haline gelmeye basladi. ABD tarafindan desteklenen Sincan olaylari nedeniyle Türkiye o biçimde öne çikarildi ki, Sincan olaylari nedeniyle Çin ile arasi bozulan tek ülke konumuna getirildi. Çin mallarina boykot yapilmasi ile Çin hiçbir sekilde ekonomik bakimdan rahatsiz olmaz. Olamaz. Tam tersine siyasi bakimdan rahatsiz olur.

Nasil ki Türkiye Rusya ile gerginlik yasiyor ise Çin ile de gerginlik baslar. Sonuç olarak Türkiye'nin dünyadaki yalnizligi sürer. Türkiye'nin dünyadaki tek stratejik dostu ABD'nin himayesine siginmaktan baska çaresi kalmaz".
Haluk Hocam, kulaklarin çinlasin. Basbakan'in senin gibilere ihtiyaci yok. R. T. Erdogan'in asil hesabi, ülke çikarlarindan önce bu büyük milletin duygularini oya dönüstürmek. Sen yine de lütfen, bildiklerini halkla paylasmaya devam et. Çok sürmez, yakin geçmisteki benzerleri gibi bir gün bunlardan da halk, yaptiklarinin hesabini soracaktir. Yeter ki, yeni bir seçenek bulsun.


Haber NO: 556

Kategori: Vatan Gazetesi