Önce, komsularla sifir sorunlu bir iliski anlayisinin slogani oldugu izlenimi verdiler. Aslinda asil amaçlari, halk arasinda Osmanli'nin güçlü döneminde Orta Dogu'daki özellikle Araplara karsi sürdürdügü adil ve koruyucu kimligi, hamiligi, sözde olsun üstlenmekti. Basbakan'in, Israil ile Suriye arasinda arabuluculuga soyunmasi bu amaca dönüktü. Davos'taki "van minüt" sovu, bu anlayisin fotografiydi. Boynu bükük Arap çocuklarini duygulandirdi. Ancak, Israil'i ve basta Misir gibi Arap yönetimlerini üsüttü. Birakin arabuluculugu, kimisi ile yillardir süren sicak iliskiler buzdolabina kalkti.
Iran'la tarihten gelen karsilikli çikar dengesine dayali iliskilerde degisen bir sey yok. Ne var ki, Disisleri Bakani Davutoglu'nun son Iran ziyaretinde Türkiye'nin haddini asan görevlere soyunmasi ve buna da "yeni Osmanlilik" demesi, hem içerde hem de disarida süphelere, kaygilara ve endiselere neden oldu. Bu son "yeni Osmanlilik" politikasi, önce AB organlarinda Türkiye'nin tarihî batiya dönük yüzünün, Müslüman doguya dönüsü olarak algiladi. Basbakan Erdogan'in son ABD gezisinde Beyaz Saray'da "yok böyle bir sey, bizim yüzümüz her zaman oldugu gibi batiya dönük olmaya devam ediyor" diyerek garanti vermeye çalismasi, Baskan Obama'nin da ayni konudaki sorusuna yanit olmali.
Aslinda simdilerde gündeme gelmis gözüken "Osmanlilik" özlemi daha 1970'lerin basinda Erbakan Hoca'nin hükümet ortagi oldugu yillarda Milli Görüs siyasetinin yüregindeydi. 1973 seçiminde birinci parti olan CHP, mecliste tek basina hükümet kuracak sayida sandalye kazanamadi. Süleyman Demirel'in Adalet Partisi (AP) koalisyona yanasmayinca, CHP Genel Baskani, tüzük ve programinda "milli görüsçü" oldugu açikça yazili olan Necmettin Erbakan'in Milli Selamet Partisiyle (MSP) koalisyona mecbur kaldi. Erbakan Hoca o koalisyonun protokolünde su cümlenin yer almasinda diretti; "Hükümet tarihi yanilgi konusunda yapici davranacaktir." Bunun anlami; "özellikle Ecevit öncesi Ismet Pasa'nin laiklik konusunda hiç ödün vermemesi bir tarihi yanilgidir" anlayisini CHP'nin de benimsedigiydi. Koalisyonun bir yil bile dayanamamasin nedeni de, Basbakan Yardimcisi Necmettin Erbakan'in bu ödününü sinirsiz ölçüde istismara kalkismasi oldu. Laiklik karsiti örgütlenmeler o dönemde hiz kazandi. Yine sonralari "milli görüsün arka bahçesi" denen imam hatip liselerini sayilari katlanarak artti. Daha sonra yasanan hükümet bunalimini asmak için Demirel'in kurdugu 1. Milliyetçi Cephe Koalisyonunda ikinci kez yerini alan MSP, böylece Osmanliligin yeni temsilcisi olarak iktidar gücünü artirmis oldu.
O tarihlerde bugünkü AKP kuruculari da, MSP'nin tasra örgütlerinin üst yöneticisiydiler. Erbakan Hoca ilk partisi Milli Nizam'i, 12 Mart 1971'deki dolayli askeri müdahale öncesi Odalar Birligi Genel Sekreterligi sirasinda kurdu. Erbakan Hoca milli görüs siyasetinin temelini atarken Suudiler'den destek aldi. 1974 Koalisyon ortakligiyla, MSP örgütü içinde Arap milliyetçiliginin etkisi yükseldi. Bu etkilesmenin arkasinda Osmanli'dan gelen ve Sünni tarikatlarin üzerinden yansiyan bir politik güç vardi. Kurtulustan beri Türkiye Cumhuriyetinin laik yapisina karsi sürdürdügü sinsi tirmanisini artik açiga çikarma ortamini bulmus oldu. Erbakan Hoca'nin kapandikça yenisini açtigi partilerinin tüm kadrosu, 2000'lere gelindiginde, bir milyonu asan imam-hatip kökenlilerden olustu. R. T. Erdogan ve yakin çevresinin yeni açiga çikan Osmanlilik, buradan kaynaklanir.
Böyleyse Basbakan Erdogan niye Obama karsisinda, "asla bati kulübüne (milli görüsün batlilara karsi taktigi addir) karsi degiliz" deme gereksinimini duymustur. Yanitini Obama da biliyor; çünkü R. T. Erdogan, hocasi duygusal Necmettin Erbakan'dan dersini almis. Nüfusu yüz milyona yaklasan dünyanin 16. büyük ekonomisine sahip Laik Demokratik Türkiye Cumhuriyeti'nin Basbakani kalmak için her yüze bürünmenin ustasidir artik!
|