Yazdırma tarihi : 16.01.2025

Ertugrul Günay'a ögütlerim

Tarih: 2.08.2010 12:38:43


Ertugrul Günay’i, Baykal’in genel baskanligi için CHP’de baslattigimiz hareketi destekleyenlerden biri olarak, Ordu Il Baskaniyken tanidim.
 


...
1976'da Kurultay Baskani adayimizdi. 1977'de milletvekili oldu. 12 Eylül 1980 darbesinde Ecevit’le, Baykal’la, Sav’la, Anadol’la birlikte askerlerin tutukladigi, iskence gören ve sonra da politikadan yasaklanan CHP’lilerden biriydi. CHP yeniden açildiginda Baykal’in genel sekreteri oldu. Ilkeli ve düzgün çizgisini hep korudu. Bilinen parti içi hesaplar sonucu partiden dislandi. Dolaysiyla, 1980'den sonra, 2007'ye kadar 27 yil meclise girmesi engellendi. Partiden de atildigi için artik ya politikayi birakacak ya da AKP’nin 2002 seçiminde de yaptigi öneriye sicak bakacakti. Çok iyi tanidigim için “ben kendi siyasal inançlarimdan ödün vermeden bir baska partide de olsa eylemli politikaya devam edebilirim ” sözünü anlayisla karsilamistim.
Herkes elestirirken ben sunlari yazmistim; “Ertugrul Günay'in AKP'li olusu yakinlarini üzdü. Kendince hakli gerekçeleri vardi. Ancak benim bildigim Ertugrul'un o karari almadan ve aldiktan sonra haftalarca gözüne uyku girmedigine inaniyorum. Elbette benim gibi sonuna kadar CHP'de kalip bekleyemezdi. Ben partimin bugünkü duruma gelmesinin en bas sorumlularindanim. Ama onun verecegi bir hesap yoktu. Dilerim Günay'in hüznü, kapilari ona kapatan CHP'deki sorumlularin, bitmez bir vicdan azabi olsun.”
Daha Bakan oldugunun ilk aylarindan itibaren CHP Genel Baskani'na yönelik elestirilere basladi. Ancak partiye karsi esirgeyici bir söylem içinde kaldi. Ertugrul, simdi ise, Anayasa referandumu dolaysiyla CHP’yi elestirmek amaciyla yeni genel baskan Kiliçdaroglu’na yöneldi. Anayasa degisikligi için Basbakan'in telasini anliyorum da Ertugrul’u anlamak istemiyorum. Üstelik ben ve benim gibilerin, geçmisine olan saygimizi istismar ettigi için de kiniyorum.

Recep Tayyip Erdogan’a sorarsaniz, 12 Eylül Anayasasinin degismesiyle (aslinda, bu anayasa kirk kere degisti de), Türkiye askerin vesayetinden kurtulacak ve bir daha asker darbe yapamayacak (zaten asker tam 30 yildir darbe yapmiyor, yapamaz da) ve demokrasi gelecek. Yani Basbakan'a göre, demokrasimizin önünde bir tek engel var, o da 12 Eylül Anayasasi imis. Oysa Türkiye’yi yalniz demokrasimiz açisindan degil her bakimdan bugünkü sorunlarla karsi karsiya getiren, 12 Eylül’ün Anayasasi degil, 12 Eylül’ün politika kafasi ve uygulamasi olmustur. Üç çok önemli yanlis yaptilar. 'Sol’dan, 'sag’dan bes bin genci öldürdüler ya da ölümcül ettiler. Dolayisiyla, bu günlere uzanan kin ve nefret tohumlari ektiler. Kürtçe konusmayi yasal olarak yasaklayarak, irk ayrisiminin temelini attilar. Simdi artik, Diyarbakir Belediye Baskani, “sari-kirmizi-yesil bayragimiz ve özerk parlamentomuz olacak” diyor. Üçüncüsü cumhuriyetin köklü iki partisini (CHP ve DP’nin devami olan AP) kapattilar. Politika, tabanini ve altyapisini yitirdi. Elliyi geçen parti türedi. Parti kimliginin yerini alt kimlikler aldi. Ertugrul Günay gibi, gelecegi olan yüzlerce siyasetçiyi saf disi ettiler ve sonunda Türkiye R. T. Erdoganlar’in, Abdullah Gül’lerin eline geçti. 1980 öncesi Kürt yurttaslarimizin bile Koçero gibi adi çete basi saydiklari Abdullah Öcalan’in, bölge gençliginin Mandela’si sanilacagi ortami yarattilar.
Simdi , AKP’nin Kültür ve Turizm Bakani Ertugrul Günay’in da bu üç konuya nedenleri ve sonuçlari açisindan benim gibi baktigini adim gibi biliyorum. Öyleyse, eski yoldasim Ertugrul’a soruyorum; “Genel Sekreter Sav’i bahane ederek, yeni Genel Baskan Kiliçdaroglu’nu sözde küçültmek ve yipratmak için neden partiyi hedef aliyorsun! Bir kez daha AKP’den aday olmak için Recep Bey'e yaranmaya çalisiyorsan, kendini de, benim gibi geçmisine saygiyla bakan eski dostlarini da, bu denli mahcup etmeye degmez. Bir gün gelecek, yine baba ocagindaki bizlerle bas basa kalacaksin. Bunlar, benden sana agabey ögüdü olsun. Ertugrul, üzül ama sakin lütfen kirilma. Kirilmaya hakkin yok.”


Haber NO: 661

Kategori: Vatan Gazetesi