Yazdırma tarihi : 16.01.2025

Taklitçi bir Basbakan

Tarih: 16.08.2010 09:58:11


R. T. Erdogan basbakan oldugu günden beri, milli görüsü biraktigini ve liberal demokrat oldugunu söylüyor.
 




Yani politikaci olarak, “ben artik Erbakan’in degil, Menderes’in taklitçisiyim demek istiyor. Devlet ve parti yönetiminde Menderes’i kendine örnek alsa kimse bir sey demeyecek. O sadece, 27 Mayis 1960’in mahzun Menderes’ini istismar ediyor. Bunu ben söylemiyorum, Süleyman Demirel söylüyor. Hangi Demirel? 1961’de Demokrat Parti'nin (DP) yerine kurulan Adalet Partisi'nin (AP), 12 Eylül darbesinden sonraki devami Dogru Yol Partisi'nin (DYP), simdilerde yeniden DP’nin ilk basbakani Demirel. Bayar Menderes’in “bizim su müdürü” diye adlandirdiklari “barajlar krali” olan DSI Genel Müdürü Demirel. Solcu CHP’nin karsisinda Menderes’in sagci politikalari ni inançla ve inatla uygulamis Demirel.
Erdogan, merkez sagi sahiplenircesine, “Demirel az konussa iyi olur, onun yapamadigini biz yapiyoruz” diyor. Buna yanit olarak, “Hükümet Türkiye’yi bölmüstür. Bizim yapamadigimizi, yapmadigimizi onlar yapiyor. Halki birbirine düsürmek için de hiçbir hükümetin yapamadigini yaptilar. Geçmisin çok karistirilmasi, Türkiye'ye hayir getirmez” derken Demirel, Erdogan’i istismarcilikla suçluyor. Eski Cumhurbaskani, bu sözleriyle Erdogan’in gerçek yüzünü de ortaya koyuyor; Çünkü Erdogan sarkli (dogulu) kafali, Menderes ise garplidir (batici). Sarklilik, bir anlamda “köylülüktür (köylü kafaliliktir)”. Köylülük, köy kökenli olmakla ilgili degildir, bir dünya görüsüdür, yani bir yasam biçimidir. "kentlilik" de kentle ilgili bir sözcük degildir. Köylülük gibi kentlilik de bir anlayis, bir yasam biçimidir. Devlet yönetimine dini asla karistirmayan, genlerinden cumhuriyetçi olan Menderes, bilinçli bir kentli idi. Yani ülkeyi ve halkini çagdas uygarlik düzeyine ulastirmak için politika yapti.
Erdogan , Istanbul’a belediye baskani oldugunda ancak yüzde 23 oy alabilmisti. Üstelik bunun yarisindan çogu da Demirel’in 12 Eylül darbesinde dagitilan merkez sag oylariydi. 2002’deki, yüzde 35 oyunun da, yine en az yüzde 60’i merkez sag tabanindan gelmisti. Bu nedenle Erdogan kendisine kalici bir oy tabani olusturmanin yolunu ancak merkez sagin çevre tabanini kiskirtmakta buldu. Dolaysiyla, Menderes’i (DP’yi) kullanarak, orta direk ve yoksul kesimleri inandiracagini sandi. Oysa Menderes, özellikle o zaman oy çogunlugunun oldugu kirsal kesimi, isçiyi ve esnafi gözeten ekonomik ve sosyal politikalari sayesinde sevilmis ve iktidarini sürdürmüstü. Erdogan ise daha düne kadar, 2000 krizinde ekonominin dizginlerini eline alan IMF’nin reçetelerini uygulamakla, halki hiçbir zaman görmedigi kadar is ve as sorunuyla bas basa birakti.
Bu gerçegi göreli beri de, gündem degistirmek için Basbakan önce ise Ergenekon’la basladi, halk kanmadi.

Arkasindan “Kürt Açilimi” geldi. Daha birinci gün Habur kapisinda açilim kapandi. Demirel’in dedigi gibi “halki ayrisma asamasina getirdi.” Simdilerde son çaresi de, gündemi Anayasa referandumu ile mesgul etmek oldu. Ancak beklemedigi bir gelismeyle karsilasti. CHP’nin yipranmis eski genel baskaninin yerine gelen Kiliçdaroglu’nu halk meydanlarda bagrina bastikça, Recep Bey telasa kapildi. Iste bu yüzden, kendisini Menderes’in magdur sonuna benzeterek, “Biz bu yola beyaz kefeni giyerek çiktik" diyebilecek kadar sahtelesebiliyor. Ama nafile, halk her seyin farkinda; ne külhanbeylik, ne gözyasi, ne de taklitçilik. Halkin gözü, isine asina sahip çikacaklara döndü artik.


Haber NO: 663

Kategori: Vatan Gazetesi