Yazdırma tarihi : 16.01.2025

Recep Bey'in hesabi Kösk'e çikmak

Tarih: 14.09.2010 09:55:30


Bu degerlendirmeyi referandum sonucundan önce yazdim. O nedenle yorumlarim geçmiste yasadiklarima dayalidir.
 



--------------------------------------------------------------------------------
Anayasa degisikligi ile ilgili referandum, daha önce 1987’de de yapildi. Turgut Özal Basbakan, Erdal Inönü de Sosyal Demokrat Halkçi Parti'nin (SHP) Genel Baskani olarak ana muhalefet lideriydi. 12 Eylül 1980’de darbeciler, partileri kapatmis ve milletvekillerine ve genel baskanlar basta, partinin genel merkez yöneticilerine 10 yil siyaset yasagi getirmisti. Iste 6 Eylül 1987’de Erdal Inönü’nün siyasi yasagin kaldirilmasi için önerdigi degisikligi, karsi olduklari için Evren-Özal ikilisi referanduma götürdü. Halk yasaklarin kalkmasini kabul etti. Böylece, Ecevit, Demirel ve benim de içinde oldugum çok sayida politikaci yeniden siyaset yapma hakkini elde etti.
Sonuçlari gelecegi için olumsuz yorumlayan Özal, hemen erken seçim karari aldi ve 29 Kasim 1987'de erken seçime gitti. ANAP’in oyu yüzde 36,3’e düstü. Ancak, Özal hemen seçim öncesi yaptigi seçim yasasi degisikligi sayesinde, 2002’deki AKP gibi tek basina hükümet kuracak sayida milletvekili çikardi.

Daha önceye bakildiginda, aynen referandum gibi yapilan ara seçim sonuçlarinin da, seçimin öne alinmasina neden oldugu görülür. Gelismis demokrasilerde halk oylamasi ya da yerel seçim sonuçlarina göre genel seçime gitme konusunda yerlesmis gelenek vardir. Örnegin Ingiltere’de, birinci parti olsa da ciddi oy yitirdiginde, genel baskan görevini birakir ve kisa süre içinde genel seçime gidilir. Bizim gibi ülkelerde ise, 1987’de Özal uygulamasinda oldugu gibi çoklukla basbakanlar, kendisinin gelecek hesabina uygun olan karari hem de tek basina alir. Yani, iktidarda kalabilecegi ortami hazirlamak için hangisi isine geliyorsa erken ya da zamaninda seçime, iktidardaki partinin genel baskani karar verir. Bizde de Avrupa’daki anlayista olan basbakanlar olmustur. 16 Ekim 1979’da yapilan ara seçimde CHP’nin oyu düstü. Zorunlu olmadigi halde iki gün sonra Ecevit basbakanliktan istifa etti. Ve arkasindan Demirel, ülkeyi 12 Eylül darbesine götüren ortamin sorumlusu olan, Erbakan, Türkes, Feyzioglu ile 3. Milliyetçi Cephe (3. MC) hükümetini kurdu.

Dün referandumdan ne çiktigini bilmeden bunlari yazmamin nedeni, Basbakan Erdogan’in sonucu nasil karsilayacagini, geçmis liderlere bakarak yorumlamak isteyenlere yardimci olabilmektir. R. T. Erdogan’in daha önce, “sonuç ne çikarsa çiksin erken seçim yok” dedigini biliyoruz. Ancak parti yönetiminden birisinin, “birkaç ay öne alinabilir” sözleri de akillardadir. Bence Recep Bey simdi, anlamli bir yorum yapmadan bir süre düsünecek. Çünkü genel seçimde halkin oyunu en çok etkileyen konunun, ekonomik gidis, yani “as ve is” oldugunu o iyi bilir. Zaten referandum öncesi bütçeden dagitmaya dönük orta diregi sinayacagi bazi adimlar atti. Bu açilmanin enflasyona neden olmasi kaçinilmazdir. Dolaysiyla Basbakan artan cari harcama açiginin pazarda fiyatlari artiracagi zamani hesaplayarak en uygun bir tarihte seçim karari alabilir. Olagan tarih Temmuz 2011 olduguna göre erken olsa da bu, aylar ölçüsünde olacaktir.
Yani artik Türkiye genel seçim ortamini, referandumda basladigi gibi seçime kadar yasayacaktir. Bu gidis, ülkenin de, partilerin de gündemini belirlemistir. Recep Bey genel seçimi hangi tarihte yaparsa yapsin, AKP’liler içlerine düsen iktidardan gitme korkusundan kendilerini kurtaramazlar. Çünkü artik R. T. Erdogan, AKP’nin degil kendi hesabinin pesindedir. Iki gün önce dedigi gibi, “kendimize özgü Baskanlik” ya da olmazsa Cumhurbaskani olup Çankaya’ya çikmak istiyor.


Haber NO: 667

Kategori: Vatan Gazetesi