Yazdırma tarihi : 16.01.2025

BARI HALK, “BILGISIZ VE UNUTKAN” YERINE KONMASIN

Tarih: 1.11.2010 11:31:49


Genç kusaklar sürekli olarak Basbakan Erdogan’in agzindan on yildir hemen her gün bir CHP karalamasi dinliyorlar.
 




Bir ucundan tutup CHP’yi en agir dille suçlamayi adet ve aliskanlik haline getirdi. Bunu yaparken, iki varsayimdan yaralaniyor. Birincisi özellikle 1980 sonrasi kusak, yakin tarihimizi dogru yorumlayacak kaynaklardan yoksun birakildi. Ikincisi de yine 12 Eylülcülerin baslattigi ve politikacilarimiza tam anlamiyla hâkim olan bir söylem, “ çamur at, kiri kasin”. Üstelik küresellesmeyle birlikte artik kimsenin bireysel çikara dönük hesap yapmaktan baska, öyle toplumsal deger yargilarina bakacak durumu da kalmadi. Zaten politikacinin halk indindeki degeri de hiçbir zaman bu denli düsük olmadi.

R.T.Erdogan, basta insan haklari, özgürlükler olmak üzere demokratik, ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlarin arkasinda CHP ve eski yeni CHP’lilerin oldugunu yineleyip duruyor. Böylece, ikinci iktidar döneminde medyanin büyük bölümünü etkisi altina aldigi için de genis bir seçmen indin de, bu propagandadan istedigi sonucu aldigina inaniyor. Anayasa referandumu sirasinda Kiliçdaroglu’un eski genel baskana oranla halkla daha sicak ve olumlu bir iliski kurdugunu görünce telasa kapildi ve CHP’den daha çok, Kiliçdaroglu’nun soyuna-sopuna saldirdi. Ancak, Anayasa degisikligini atlatinca, Mayis 2011’de yapacagini söyledigi genel seçime dönük konusmalarinda yine CHP’ye dönük suçlamalarini, sertlestirerek ve bagirarak tirmandirmaya yöneldi. Anlasiliyor ki, seçim sandiklari kapanana dek bu tavrini sürdürecek.

Elbette Erdogan’in CHP’yi hedef almasinin nedeni, 2002’den bu yana ve bundan sonra da elinden iktidari alma gücünde tek partinin CHP olmasidir. Ama Recep Bey, CHP’yi bu iki dönemin ana muhalefeti olarak ve yalnizca bu süredeki elestirileri dolaysiyla suçlamiyor. Hatta çok daha gerilerden, ilk gününden yani Cumhuriyetin kurulusundan alarak karalamadik yanini birakmiyor. Atik o hale getirdi ki, yazili sesli medya da, yarinlarda cumhurbaskani ve belki basarabilirse ABD’deki Reagan ya da Bush gibi Baskan olacak bir Basbakanin, tarihi bu denli çarpitmasina karsi halki aydinlatamaz duruma düstü. Daha acisi, bu yüzden gerçegi ve dogruyu ögrenemeyen bir anlamda “ne dense dinleyen” bir sagirlar kusagi haline getirildik.

Bir kere, Basbakanin demokrasi, insan haklari, özgürlükler konusunda Ismet Inönü’yü anarak CHP’ye yönelttigi suçlamalarin tümü de Hitler Fasizminin Çatalca’ya kadar dayandigi savas yillarina aittir. Tek yurttasin bile burnu kanamadan atlatilan o savastan 1950’ye kadar da CHP, kendi içinden çikardigi politikacilarla kurulan Demokrat Partiyle (DP), çok partili demokrasiye geçis sürecinin gerektirdigi özverili ve yürekli bir uygulamanin partisidir. Öyle oldugu için Erdogan’in, bu gün hiç hakki olmadigi halde ve yüzde yüz milli görüsçü Erbakan’in devami olmasina karsin, “Ben II. Menderesim” dercesine övündügü DP, o 1950 seçiminde tek basina iktidari CHP’nin elinden almistir.

1950’den bu yana CHP, tek basina iktidar olmamistir. 1961’de, DP’nin devami olan merkez sagdaki Adalet Partisiyle 4 yil koalisyon hükümeti kurmus. 1974’de Ecevit’in Basbakanliginda Erbakan Hoca ile 10 ay süren bir koalisyon yapmis. 1978’de 11 bagimsiz milletvekilinin destegi ile bir yildan biraz fazla dayanan, iktidar degil güçsüz bir hükümet dönemi olmustur. Bu dönemlerde 12 Mart 1971 askeri müdahalesi ve 12 Eylül 1980 darbesi de, kamuoyunun ortak yorumuna göre, CHP’ye karsi olmus ve hatta parti kapatilmistir. Bu gün AKP’nin içinde de yer alan bir bakan dahil CHP’nin önde gelen politikacilarinin hemen tamami, (içlerinde iskence görenler vardir) cezalandirilmis, politikadan yasaklanmistir. Yeniden açildigi 1992’den beri de, birakiniz suçlanacak, elestirilecek hiçbir hükümet yetkisi ve sorumlulugu da CHP’ye nasip olmamistir.

Türkiye’de 1950’den bu güne kadar ülkenin ve halkin basta ekonomik (as ve is) olmak üzere sosyal, kültürel ve siyasal sorunlarini çözme vaadi ile halktan oy alan partiler, Demirel’in Adalet Partisi (AP) devami olan Dogru Yol Partisi (DYP), Özal’in ANAP’i ve R.T.Erdogan’in Adalet ve Kalkinma Partisi (AKP)dir. Bunlarin hepsinin de temel siyasal çizgisi, Türk-Islam sentezidir, Ekonomik politikasi da liberal kapitalist yani IMF desteginde özel sektörcü bir çözümdür.

Dünyanin, iyi-kötü (begenelim, begenmeyelim) sandiksal demokrasiyle yönetilen hiçbir ülkesinde, son 60 yillik faturanin, CHP gibi dogru dürüst hiç iktidar olmamis bir partiye kesildigi ne görülmüstür, ne de duyulmustur. Hele hele, iktidari 10 yila yaklasan AKP gibi bir partinin, Avrupa Birligi (AB) iliskilerinden, Kibris’tan, ayrilikçi terörden alin; türbana kadar insan haklari, özgürlükler ve özetle demokratiklesme sorunlarinin tamaminin da nedeni ve kaynagi olarak CHP’yi göstermesi insanî degildir, vicdanî degildir, ahlakî degildir. Denebilir ki, “aman sizde, politikanin insanligi, vicdani ve ahlaki kaldi mi ki?”. O zamanda bari, basta genç kusaklar, halk “bilgisiz ve unutkan” yerine konmasin!


Haber NO: 675

Kategori: Vatan Gazetesi