Recep Tayyip Erdogan da 28 Subat Süreci (darbesi) sayesinde basbakan ve yarin da 2003’te baslayan ama hâlâ süren yazili Balyoz darbesi sayesinde cumhurbaskani ya da Bush gibi baskan olacak.
27 Mayis 1960’ta darbe olmasaydi Süleyman Demirel Demokrat Parti'nin (DP) Devlet Su Isleri'nde oldugu gibi siradan bir teknokrati olarak yasamini sürdürecekti. DP’nin tasfiyesi amaciyla önder kadrolar yasaklaninca, DP’nin devami olan Adalet Partisi'nde Demirel’in kirk yil sürecek serüveni basladi. Ayrica, darbe olmasaydi yapilan bütün arastirmalar ve anketler 1961 seçiminde Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) seçimi kazanacagini göstermisti. Yani Demokrat Parti halkin oyuyla iktidardan düsecekti. Elbette bunun bugün ispati olanaksiz. Ancak, 12 Mart 1971 öncesi dogru okunursa, ayni durumun oldugu görülür; Demirel’in Adalet Partisi (AP) 12 Mart sonrasi yapilan 1973 seçiminde iktidari yitirmistir. CHP halkin oyuyla Necmettin Erbakan’in partisi Milli Selamet'le (MSP) koalisyon hükümeti kurmustur. 1977 seçiminde de yüzde 42 oyla tek basina iktidar oldu.
Turgut Özal, Demirel’in önce Elektrik Etüt Idaresi'nde, sonra Devlet Planlama'da, daha sonra da Basbakanlik Müstesari olarak sag yanina aldigi bir bürokratti. 12 Eylül 1980’de Evren Pasa ve arkadaslari darbe yapinca, 24 Ocak kararlarini uygulamak için Özal’i, eski Deniz Kuvvetleri Komutani Bülent Ulusu’nun darbe hükümetinde Basbakan Yardimcisi yaptilar. Ne zaman ki unutulmayan banker batagi patladi, Özal çareyi Dünya Bankasi'na kaçmakta buldu. 1983 seçimi öncesi 12 Eylül'cü generaller, basta AP ve CHP olmak üzere partileri kapattilar. Hangi partilerin ve kimlerin seçime girecegine askeri cunta karar verdi. Hesaplari eski general Turgut Sunalp’e kurdurttuklari Milliyetçi Demokrasi Partisi'ni (MDP) hükümete getirmekti. Kendi emirlerine uyacagina güvendiklerine de, muhalefet olsunlar diye izin verdiler. Iste o ortamda Özal Dünya Bankasi'ndaki görevini birakip Türkiye’ye döndü ve Anavatan Partisi'ni (ANAP) kurdu. 1983’ün o ortaminda sandiga giderken cuntanin partisi MDP’nin karsisinda, halkin tek seçenegi Özal’di. “Netekim” 1983 seçiminde ANAP en büyük oy destegini, iskenceye varan baski altindaki AP’li ve CHP’lilerden aldi.
28 Subat 1997 sürecinde R. T. Erdogan Istanbul’da Refah Partisi'nin (RP) belediye baskaniydi. Generallerin baskisiyla Erbakan hiç direnmeden basbakanliktan gitti. Bir süre sonra partisi kapatildi. Erbakan Hoca, Milli Görüs'ü iktidara getirmek için ilk 1969’da Milli Nizam Partisi ile yola çikmisti. Hoca ülkesini ve halkini çok iyi taniyan bir liderdi. Serüveninin önündeki engelleri gerçekçi bir gözle görebilmis bir politikaciydi. 1969’dan beri, Milli Görüs'ün partisi dört kez kapatildi. Ne var ki 2001’e gelindiginde Hoca artik merkez sagin oyunun önemli bir bölümünü, parçalanip dagilan Dogru Yol Partisi'nden (DP) ve ANAP'tan almisti. Iste REFAH kapatilip kendisi yasaklandiginda Erbakan Hoca, SAADET Partisi'nin basina Recai Kutan’i degil de Abdullah Gül-Bülent Arinç ikilisinden birini getirseydi, bugün ne Adalet ve Kalkinma Partisi, ne de R. T. Erdogan vardi! Yani sonuç olarak, bugün hâlâ magduru oynamasina neden olan 28 Subat, R. T. Erdogan’i yedi yildir Basbakan ve yarinin Cumhurbaskani yapti.
Basbakanin, seçime kadar tirmandirarak sürdürmeyi planladigi “ileri demokrasi kavgasi” adi altindaki gerginlik politikasinin, 2007 Temmuz seçiminde oldugu gibi 12 Haziran seçiminde de sonuç verip vermeyecegini görecegiz. Bu kez hem Kiliçdaroglu, hem de son haftalardaki tutumuyla Bahçeli daha yumusak ve olgun bir üslubu yegler gözüküyorlar. Yine de CHP ve MHP, geçen hafta Kiliçdaroglu’nun “aile sigortasiyla” baslattigi gibi halkin asil derdi olan as ve is gündemini, sandiklar kapanana kadar birinci gündem maddesi olarak tutmayi basarmalidirlar. Not; yazimi gönderecegim saatte kaybettigimiz Erbakan Hocam'a Tanri'dan rahmet diliyorum.
|