“Daha da beteri, CHP’de kimse bundan sonrasini görebilir durumda degil. Korkarim, daha ciddi yanlisliklar yapilabilir. Çünkü iyi niyetine ve içtenligine hala güvenilen Baskan Kiliçdaroglu, “CHP’yi benden baskasina yar etmem” diyen eski Genel Baskanin ve yeni sanilan Yanlis Adamlarinin baskisindan bir türlü kendisini kurtaramamis gözüküyor.”
Bu yaklasimimi elestiren Bilgehan Öztürk, “Sayin Erol Çevikçe, korkarim sen de Deniz Baykal yandasligi yapmaya her kosul altinda devam edecege benziyorsun...” diyor. Ona göre, ben hala Baykal’in iflah olmaz yandaslarindan biriyim!
22 Mayis 2010 Kurultayina iki hafta kala beklentim, Baykal’in 2011 seçiminde de yine partinin basinda kalacagiydi. Dolaysiyla, 12 Haziran 2011 seçimi, CHP için 2002 ve 2007’den daha kötü olacakti. Hiç beklenmedik istifa olayi ve Kemal Kiliçdaroglu’nun genel baskan olmasiyla, 11 yil önce yitirdigim umutlarim Sayin Öztürk gibi yeniden filizlendi.
Ve 23 Mayis’tan 12 Haziran aksami sandiklar kapanana dek, bu umudum artarak sürdü. Bu iyimserligimi yazilarima da yansittim; “Kemal Kiliçdaroglu’nun beklenmedik zamanda Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) Genel Baskanligi'na gelisi, parti içi demokrasinin yeniden yeserebilmesine yol açabilir. Bu degisim, özellikle solda gençlerin ve kadinlarin etkinligini hizla artirabilir. Bu umutlarin ilk seçimde sandiga yansimasi için ilk kosul, halkin uzun süredir sogudugu “Eskilerin”, degil geri dönme olasiligi, izlerinin ve uzantilarinin bile silinmesi gerekir” Bence, bu seçimin sonucunu bu kez Erdogan degil, Kiliçdaroglu belirleyecektir. Yeter ki, basladigi gibi ayni olumlu, yapici söylemiyle ve tavriyla sandiklar açilana kadar yoluna devam etsin” Gelelim bu güne; 28 Haziran’da, yani iki hafta önceki yazimda, Kiliçdaroglu’na karsi olaganüstü kurultay için Baykalcilarin imza toplamasina karsi çiktim ve bir animi aktardim; “ 1976’da Ecevit’e karsi 17 oyla yitirdik ama ‘Baykalcilik’ o Kurultayda basladi. Deniz Baykal’in liderliginde CHP’nin tek basina iktidar olacagina yürekten inanmis bir kadro harekâtiydik. 1999 seçiminde CHP meclis disinda kalincaya dek yükselerek sürdü. Seçimin ertesi sabahi evinde Baykal’a bir süre olsun dinlenmesini önerdim. Kabul etmedi. ‘niye ben, Mesut Yilmaz, Tansu Çiller de istifa etmiyorlar!’ dediginde ‘Sayin Genel Baskanim, onlar birer genel baskan, siz lidersiniz’ demistim. Ben o günden beri yaninda degilim. 12 yildir Parti Meclisine de, Milletvekilligine de adaylik için basvurmadim. Partinin sade bir üyesi olarak her görevi elimden geldigince yapmaya devam ediyorum” Ve iki hafta önceki bu yazimi söyle baglamisim, “Hani, 1999’da ‘onlar genel baskan ama siz (Baykal) lidersiniz’ demistim ya, yok artik bu gün öyle düsünmüyorum”
Bunlari neden yeniledim. Sayin Öztürk gibi, bazilarinin beni 12 yil öncesinde birakmis oldugu kaygisina kapildim. Ancak asil endisem, 15 yildir Baykal yüzünden özellikle genç kusak sosyal demokratlardaki olumsuz birikimin, Kiliçdaroglu öncesi tüm CHP’lilere karsi agir bir suçlamaya dönüsüyor olmasidir. Daha da tehlikelisi, yillardir özlenen parti içi demokrasinin ve özelestirinin yeniden var olacagi umutlarinin tümden yitip gitmekte oldugudur. Kimse unutmasin ki, CHP bir Sivil Toplum Kurulusu (STK) degildir.
|