Yazdırma tarihi : 16.01.2025

Franco’nun 3 F’si

Tarih: 18.07.2011 08:56:19


Öyle günler yasaniyor ki, birinin üzerinde düsünmeye baslarken, daha da acil ve canlar alan olaylar saat basi gündeme giriyor.
 


Üstelik eline kalem alan herkes de ilk aklina geleni yaziyor. Dolaysiyla, bu yazimi bir an göndermekten vazgeçer oldum. Ancak, daha geriden alirsak, bugün geldigimiz asamada CHP’nin de ciddi bir sorumlulugu olduguna inaniyorum. Bu anlayisimi yansittigi için Hasan’dan yola çikarak yazdiklarimi yayina yolladim.
Hasan Bozkurter’i, CHP’nin 12 Eylül sonrasi kusagindan, çizgisi ve omurgasi saglam biri olarak tanirim. Yerel yönetim düzeyinde Baskan Yardimciligi dâhil birçok görev aldi. 22 Mayis 2010’daki Genel Baskan degisikligi öncesi, son yirmi yilda Istanbul’un kidemli kurultay delegelerindendi. 1976’da Baykal’in önderliginde baslayan “degisim” savasimina, genç yasinda erken katilanlardandi. 1992’de CHP yeniden açildiginda Baykal’in genel baskan olmasi için çok çalisti. 1999’da CHP meclis disinda kalinca benim gibi o da, 23 yillik onca ugrasiya karsin bazilarinin “hizip” dedigi o “davanin” bittigini görenlerdendir.

Hasan, 2002 ve 2007 seçimlerinden sonra AKP’nin tirmanisi karsisinda CHP’nin giderek gerilemekte oldugunu kabullenmekte çok zorlandi. Beklenmedik bir olay sonucu, 2010 Mayis kurultayinda Kiliçdaroglu’nun yeni bir umut isigi olmasindan olaganüstü heyecan duymustu. Bir süre sonra yok yere o, Ö. Sav- G. Tekin kavgasi yüzünden partinin yeniden içe dönmesine de fena halde üzülmüstü. “Yeni” söylemiyle, partinin temel ilke ve hedeflerinden kaymasina neden olan 18 Aralik 2010 Kurultayindan sonra ilk seçimde (12 Haziran 2011), partinin beklenenin (yüzde 30) oldukça altinda kalacagini bana ilk söyleyen Hasan oldu.

Seçim öncesi, anketlerde AKP’nin yüzde 50’lerde gözükmesini, bir türlü içine sindirememisti. Isi geregi Anadolu’da gittigi yerlerden aldigi izlenimleri bana aktarirdi. Basbakan Erdogan’in, özellikle ekonomik istikrari öne çikaran nutuklarina karsi Kiliçdaroglu’nun, halkin asil derdi asi ve isi konusunu yüksek sesle gündemde tutmasi gerektiginin hep altini çizdi. Her konuda vaatte bulunmak yerine basta “aile sigortasi” gibi birkaç konuya odaklasmasini çok önemsiyordu. Yoksa seçim aksami umutlarin yitecegi korkusunu dile getiriyordu!

Erbakan’in gençlik kollarindan beri, iyi tanidigi akademiden sinif arkadasi R. T. Erdogan’a olan karsitliginin geregi, bu seçimin onu durdurmak için dönüm kavsagi olduguna inanmisti. Partisini yipratmak endisesiyle de, bunlari yalnizca güvendigi çok az dostuyla paylasmisti. Benden bu gözlem ve uyarilarini, kendisinden daha yakin oldugumu sandigi Kiliçdaroglu’na iletmemi istiyordu.

Bunlari niye animsadim; Dün aradi. Yine akli fikri CHP’nin basarili bir ana muhalefet olmasi için yapmasi gerekenlerde. “R. T. Erdogan’in, agzindaki sözlere karsin, uzlasmaci ve yapici bir anlayista olmadigini, bilinen hedeflerini gerçeklestirmek için gündemi yapay konularla mesgul etmeye devam edecegini” söyledi. Ilginç bir benzetme de yapti:

Ispanya'daki direnis hareketlerini bir türlü engelleyemeyen fasist Franco, çareyi gündemi degistirmek için formül gelistirmekte bulmustu. Ispanyolca 3 kelimeden olusuyordu bu formül: “Futbol, Fiesta ve Flamenco”


Haber NO: 723

Kategori: Vatan Gazetesi