Jean-Paul Sartre, Albert Camus, Samuel Beckett gibi büyüklerle kiyaslanan Ciroan özellikle, okumus yazmis cinsinden insan denen yaratigin içyüzünü, çirilçiplak ortaya döküyor. Elestirmenler, Romen asilli bu Fransiz için, “kitabini bitirince okuyanin, bir daha okuma cesaretini zor buldugu ama basucundan ayiramadigi yazar” diyorlar.
Mine Senocakli’nin Yargitay eski Baskani Sami Selçuk’la yaptigi söylesiyi okurken, aklima ilk Cioran’in o kitabinin “Düsmüslügün Tahlili” basligindaki su savlari aklima geldi; “Insan, evrenin gevezesidir. O, ötekiler adina konusur, benligi çogul biçimi sever. Ötekiler adina konusan kisi ise daima bir sahtekârdir. Siyasetçiler, reformcular ve kolektif bir bahaneden yana çikan herkes üçkâgitçidir”.
Neden mi, Yargitay eski Baskani diyor ki, “Lami cimi yok diyenler, bunu içtenlikle, inançla söylemislerse yargiyi suçlamalarina gerek yok. Anayasa’nin 14. maddesine yollama yapan ayriksi cümleyi 83. maddeden kaldirirlar, yargiyi da rahatlatirlar, olur biter. Söyle, Anayasa’nin 83. maddesi kimi suçlarda dokunulmazligi benimsemiyor. Lami cimi yok diyenler bu gece ‘ve seçimden önce sorusturmasina baslanmis olmak kaydiyla Anayasa’nin 14. maddesindeki durumlar’ cümlesini kaldirmalilar. Kimse de yargiyi suçlamasin. Yarginin gözünde bu madde karsisinda sokaktaki insan ile milletvekili arasinda bir ayrim yok. Onu niye kaldirmiyorsunuz, görmezden geliyorsunuz? Yarginin burada bir suçu yok. Bu demeç, olmasi gereken hukuk açisindan dogru. Olan hukuk açisindan yanlis. Hatta bos ve üzülerek belirteyim ki ucuz bir söz”.
Bu benim en kisa yazim oldu. Hayir, ben tersini düsünüyorum. Çürümenin Kitabini okumaya baslarsaniz, aslinda en uzun yazim oldugunu göreceksiniz.
|