Yazdırma tarihi : 15.01.2025

Tarih sizi de yargilayacak

Tarih: 9.04.2012 22:32:29


Artik çok kesin anlasildi ki, R. T. Erdogan CHP’nin son kirk yilini elestirmekle doymuyor.
 




Varsa yoksa 1950 öncesini diline dolamis, “küfür” edip duruyor. Geçen hafta grupta, 1932’deki bir olayin gazete sayfasini göstererek, Ismet Pasa’ya fasist diyerek, intikam duygusunu tatmin etmeye ugrasiyor. Kiliçdaroglu’nun yakistirdigi gibi “cahil” degil ama tam bir “aslini inkârci”. Ismet Pasa'ya bu sifati layik görenlere iki olayi animsatmak gerekir; ilki 27 Mayis darbesini yapan askerlerin içinden fasist egilimli bilinen 14’lerin tasfiye edilmesi ve 1961 seçimlerine gidilmesi Ismet Inönü’nün sayesinde olmustur. Ikincisi, CHP-AP hükümetinin Basbakani Ismet Inönü, 1961’deki Albay Talat Aydemir’in ayaklanmasina karsi harekâti, bugün R. T. Erdogan’in TBMM’de Basbakan olarak oturdugu siradan yönetmistir.

Tartisilsa da demokratik tanimla, çok partili seçim sandigini halkin önüne ilk kez Ismet Inönü koydu. CHP’nin bagrindan çikan Demokrat Parti (DP), 1950’de aldigi 4 milyon 241 bin yani yüzde 53 oy alarak çikardigi 415 milletvekiliyle iktidar oldu. 3 milyon 177 bin yani yüzde 40 oy alan CHP de seçim sistemi yüzünden ancak 69 milletvekili çikararak ana muhalefet partisi görevini üstlendi.

DP’nin devami olan Adalet Partisi (AP) ve Dogru Yol Partisi (DYP) 12 Eylül 1980 darbesinde kapatilana kadar, aralikli toplam 20 yillik iktidarlarinda, hep CHP ana muhalefet olmayi sürdürdü. Darbe sonrasi kurulan Anavatan Partisi (ANAP) dönemlerinde de yine CHP ana muhalefetteydi. Bütün bu süreçte, önce sorumlu düzeyde kamu görevlisi ve 1973 seçimlerinden sonra kesintisiz kirk yildir da politikanin içindeyim. Kusagimin oldugu gibi benim de egitim yillarim olan 1950-60’lari ülke sorunlari üzerine politik tartismalarla geçti.

Adnan Menderes’le Ismet Inönü’nün, Süleyman Demirel’le Bülent Ecevit’in, Turgut Özal’la Erdal Inönü’nün ve Necmettin Erbakan-Mesut Yilmaz-Tansu Çiller koalisyonlariyla Deniz Baykal’in tartismalari, çekismeleri ve hatta kavgalarini bir kez daha belgeleriyle gözden geçirdim. Yanina da R. T. Erdogan’in Baykal’la geçen ilk iki Basbakanlik dönemini koydum; görülen o ki halkimiz ilk kez ana muhalefete karsi, tavriyla ve söylemiyle hiçbir demokratik ülkede görülmeyecek düzeyde, gerçek disi suçlayici ve sürekli gerginligi tirmandiran bir Basbakan'la karsi karsiyadir. Seçim aksami “Ustalik dönemim” derken, kastinin gerginligi artirarak halki huzursuz etmedeki ustaligi oldugu anlasildi artik.

Baykal’la 2002 seçim öncesi ilk çiktigi televizyon tartismasinda cesaretini ispatlamak için saldirgandi. Ancak, üçte bir oyda kalinca, tek basina iktidar olsa da, 2007’ye kadar alttan almayi ve magdur rolünü oynamayi yegledi. 2007’de aldigi oyun verdigi güçle alçak tonla da olsa CHP’nin üstüne gitmeye basladi. Oysa aradaki birkaç yillik koalisyon ortakligi disinda 60 yildir CHP iktidar olmamisti. Kendisini adalet ve kalkinma davasina adadiysa ve geçmisin hesabini soracaksa, R. T. Erdogan’in muhatabi Baykal ve Kiliçdaroglu degil, Demirel, Özal, Erbakan ve Çiller olmaliydi.

Basbakan'da bir nebze sorumluluk ve vicdan varsa ve kendine güveniyorsa, önce bu gün hesabini sordugu olaylarin asil sorumlulari olan uzantisi oldugu merkez sag ve Türk-Islamci partilerin hesabini vermelidir. Hem de muhalefete degil, yoksulluk sinirindaki, issiz ogluna ve kizina çare arayan halka vermesi gerekir. Devletin olanaklariyla ele geçirdigi propaganda gücünü kullanarak ülkenin ve halkin gerçek gündemini degistirmeyi hiçbir tiran, sonuna dek sürdürememistir ve sürdüremez de. Bu halk her zaman oldugu gibi yarinlarda yine, milyonlara varan is pesindeki ogluna, kizina sahip çikacak bir yeni “Kendindeni” bulma yürekliligini gösterecektir.


Haber NO: 769

Kategori: Vatan Gazetesi