Bu soruyu soran on yillik bir basbakan, laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti'nin genel liselerinden terörist yetistigini, ihbar ediyor demektir. Simdi artik, cumhuriyetin savcilari ve polisi, son dönemde arkasi kesilmeyen acilarin suçlusu teröristleri fen, genel ve hatta imam hatip disi meslek liselerinde de arayabilirler!
Birakin dünü ama 2007 seçimi öncesinde akli basinda bir yurttas, bir basbakanin agzindan böyle bir suçlamanin çikabilecegine inanmazdi. Ancak, son iki yildir, buna benzer o denli sorumsuzca beyanlarda bulunmakta ki, artik herkes R. T. Erdogan’in oy hesabiyla din ve terör basta, ülkenin en önemli konularini agzinda sakiz ettigini görerek, gelecek için tarifsiz bir karamsarlik içinde. Bir gazetemiz bu sözü söylediginin ertesi günü Basbakan'a, yakin geçmiste terör olaylarina karismis imam hatip kökenli birçok ad ve olay listesi sundu. Bununla sunu demek istemiyorum; Basbakan'in belirttigi gibi yalniz genel liselerden degil, imam hatiplerden de teröre bulasmis gençlerimiz var! Bölgenin özelligi açisindan egitimli, egitimsiz gençlerin son on yildir daga çikma konusunda baski altinda oldugu bir gerçek. Ancak Basbakan düzeyinde böyle bir ayrimci suçlama gelince, hakli olarak haberciler, madalyonun öbür yüzünü de gösterdiler.
Basbakan’in asil amaci bence, imam hatipliler disindaki liselileri suçlamak degil, daha önceki davasinin takipçisi oldugunu göstermekti: Ne demisti, “dindar nesil yetistirecegiz”. Öyleyse AKP iktidarlarinin hedefi, uygulamaya koyduklari yeni egitim programiyla birlikte belli bir zaman plani içinde bütün liseleri, imam hatip liselerine dönüstürmektir. Basbakan'in kendisinin de imam hatipli olmasi dolayisiyla AKP’nin 2002’de iktidara gelmesiyle baslattigi bu politik mücadelenin geçmisini özetlemek gerekirse; imam hatip liseleri kurulurken imam-hatip okulu olarak kurulmus, sonradan meslek lisesi yapilmistir. Imam-hatip liselerinin olayi diger meslek liselerinden ayridir. Baslangiçta amaç, meslegin ihtiyaci kadar ögrenci yetistirmekti. 1973'te Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), birinci parti oldugu halde mecliste tek basina hükümet kuracak kadar sandalye kazanamadi. Uzun koalisyon müzakerelerinden sonra, milli görüsçü Necmettin Erbakan'in partisi Milli Selamet'le (MSP) CHP 1974'te, Bülent Ecevit'in basbakanliginda hükümet oldular. Erbakan Hoca'nin kosullarinin basinda, daha çok imam-hatip lisesi açilmasi vardi. Öyle de oldu. CHP-MSP hükümeti ancak 9 ay sürebildi. 1975'te Demirel'in basbakanliginda kurulan 1. Milliyetçi Cephe (1. MC) hükümetinden baslayarak 1998'e kadar gelen her hükümet, her yil artirarak imam hatip okullari sayisini 600'e kadar çikardi. Imam olamasalar da, bu gelismeye paralel olarak imam-hatip okullarina giren kiz ögrenci sayisi da hizla artti. Öte yandan yine ayni zamanda üniversiteye giriste imam hatiplilere uygulanan katsayi da, düz liselilerle esitlendi. Iste yukaridaki artislarin asil nedeni bu üst ve yatay geçisteki kolaylik oldu.
Gerçekten de, 2000 yilinin baslarinda imam hatip çikisli ögrenci sayisi bir milyonu geçti. 1998-99 egitim yilinda 600 imam hatip lisesinde toplam 200 bin dolayinda ögrenci vardi. 1999-2000 egitim yilinda, YÖK'ün yaptigi bir degisiklik ile katsayilar degisti. Imam hatiplilerin üniversiteye girisi zorlastirildi. Ama imam hatiplilerin ilahiyat fakültelerine dogrudan geçis yapma hakki kaldi. Ayrica, çok basarili olanlarin hukuk ve siyasal bilgilere girme olanagini devam etti. O tarihten sonra imam hatip liselerine ilgi hizla azaldi. Sayilari 600'den 534'e düstü. AKP 2002'de iktidara geldiginde katsayiyi düzelteceginin ve eski düzene dönüleceginin sözünü verdi. Bu vaade bagli olarak, imam hatip liselerine basvuran ögrenci sayisi 2003-2004 yilinda yüzde 35 artti ve her yil artmaya devam etti. Ne var ki YÖK, AKP'nin istedigi degisikligi yapmamakta 6 yil direndi. Abdullah Gül'ün Kösk'e çikmasiyla YÖK'ün yapisini degistirmeyi basardilar. 2008-2009 ögrenim yilinda, önce YÖK Baskani'ni sonrada sayisal çogunlugu ele geçirdiler. Sözde bireysel hak-hukuk tartismasi gibi gösterilen katsayi tartismasi, özünde imam hatip liselerinin önünü açarak, düz liselere oranla zaman içinde sayisal üstünlügünü saglamakti.
Basbakan Tayyip Erdogan, ne derse desin, bugünkü AKP, milli görüsçü Necmettin Erbakan'in Milli Selamet Partisi'nin devamidir. Erbakan Hoca 1995 seçiminde birinci parti olunca, aldigi oyun arkasindaki en büyük gücün imam hatipli kadrolardan geldigini söylemistir. Hatta sonradan inkâr ettiyse de, basbakan oldugunda "imam-hatip liseleri bizim arka bahçemizdir" bile diyebilmistir. 2007 seçiminde beklediginin üstünde oy alinca AKP, türban ve katsayi konusunda daha cesaretli adimlar atmaya basladi. Aslinda AKP’nin askeri vesayete karsi açtigi savasimin arkasinda, Milli Güvenlik Kurulu'nda alinan kararlarda, askerlerin laiklik karsiti eylemlere karsi takindigi baskici tavirdan duydugu huzursuzluk yatiyordu. Eski Genelkurmay Baskani'nin da tutuklanmasina varan kovusturma, sorusturma ve davalar TSK’nin vesayetinin kirilmasiyla sonuçlanmis oldu. 2010 seçim sonuçlariyla da gücüne güç katan ve kimilerine göre askerlerden vesayeti devralan Basbakan Erdogan’in, “dindar nesil yetistirmek” için önünde engel kalmamisti. 4+4+4 ile de artik olabilen en erken sürede hedefine ulasabilirdi. Büyük olasilikla, önce cumhurbaskani, sonra baskanlik dönemine geçtiginde Çankaya’dayken, 2023’te imam hatipli gençligin sayisal olarak diger liselilerin önüne geçtigini görmek istiyor olmalidir. Kötümserligimi bagislayin, simdilik seçim sandiginda bilegini bükecek hiçbir bir baska Kasimpasali yigit (!) yok.. Var mi ya da çikar mi? |