Agizlarinda hep ayni sablon; “Suriye ve terör salt iktidarin degil, ülkenin sorunudur, siyaset malzemesi yapilmamalidir...” Tamam, yapilmasin, ama ülkeyi savas ortamina getiren yanlislar da sergilenmesin mi? Bölgenin stratejik özelligi ve sömürgen süper güçlerin hesaplarindan habersiz ve bilgisiz gibi yürütülen dis politika sorgulanmasin mi? Yavuz hirsiz örnegi, bunca yanlistan sonra hâlâ CHP’ye saldirmak neden?.. CHP daha ne yapsin? Oslo’daki fiyaskoya bile ses çikarmadi. “Terör-Kürt sorunu AKP’nin tek basina çözecegi bir sorun degil” dedi. Bunu da en bastan söyledi; öneriler getirdi, raporlar hazirladi. En son “konuyu TBMM’de konusalim” dedi. Ama malum koro bu olumlu yaklasimi hep geri tepti. Suriye, Iran, Irak’a iliskin yanlis politikalari elestirdi. “Füze Kalkaninin” basimiza “is açacagini” söyledi. Öngörülerin hepsi dogru çikti. PKK’nin gizli ve dolayli destekçileri kervanina ABD, Irak, Israil’den sonra Iran, Suriye ve Rusya da katildi. Tüm bunlara ses çikarmayan yandas medya, son Suriye destekli terörün tirmanisi karsisinda korkuya kapilmis durumda. Bazilari, onca skandalda bile yandasligi sürdürmekte sakinca bulmazken, bir grup da görmezlikten geldi. Hiçbir ön hazirlik yapmadan, Habur fiyaskosundan bu yana “Açilim” ve Demokratiklesme” sözcüklerinin arkasina saklanarak, salt ABD’nin Irak’tan çekilmesiyle dogan boslugu doldurma, bir koyup üç alma amaçli gelistirdikleri politika da ayaklarina dolandi. Neyse ki, Oslo görüsmelerinin PKK-Kürt sorununu degil de, AKP-Erdogan’in seçim, baskanlik sorunlarini çözmek kastiyla yapildigini kabullenenler çogaldi. Bu tablo, Basbakan'in son seçimden bu yana tek basina sürdürdügü iç ve dis politika uygulamasinin dogal sonucudur. Sanilanin tersine AKP grubunun çogunlugu, bu gidisattan fena halde huzursuz olmalidir. Partinin önde gelen isimleri bile, asil sorumlulugun yetersiz ve yeteneksiz Davutoglu-Sahin ikilisinde olmadigini çoktan gördüler. Çünkü onlar, emir kulu rolündeler. Düne kadar Basbakani'nin her sözünün arkasinda duran Basbakan Yardimcisi Bülent Arinç, “Diyarbakir Emniyet Müdürü'nün sözlerini takdirle karsiliyorum" dedigi için Basbakan'dan firça yedikten sonra artik, AKP’de hiç kimsenin sesini çikarmayacagi gerçegi de belgelenmis oldu. Merkez sagin geçmisteki basbakanlari, cumhurbaskanlari ne Menderes, ne Demirel, ne de Özal bugün Erdogan’in eline geçirdigi diktatöryal gücü elde ettiler. Dileriz, 2004’te Rize’de “degistim” diyenler, Çankaya’ya çiktiklarinda, özelestirilerini yapar ve gerçekten degisirler.
|