Yazdırma tarihi : 15.01.2025

Dr. Haluk Koç diyor ki, “Söyle de bilelim Tayyip B

Tarih: 21.01.2013 10:21:05


Bizim gibi insanca ve hakça bir düzen kuramamis ve fert basina geliri hala ortanin altinda olan bir ülkede, muhalefetin iktidardaki bir partiyi alt etmesi iki olumsuz olaya baglidir
 



1973 seçiminde üst üste iki seçim kazanmis iktidardaki Adalet Partisi (AP) seçimi kaybetti. Çünkü seçimden bir yil önce parti, hiziplesmeler yüzünden parçalanmis ve tabanda üçe bölünmüstü. Süleyman Demirel’e karsi olan bir grup, Meclis Baskani Ferruh Bozbeyli’nin baskanliginda Demokratik Partiyi (DP) kurdular. Partinin milli görüsçü bir kanadi da Necmettin Erbakan’in Milli Selamet Partisine (MSP) gitti. Bu parçalanma, merkez sag oylarin üçe bölünmesine neden oldu. Yüzde 33 oy alan CHP, yillar sonra sandiktan birinci parti olarak çikti ve Bülent Ecevit’in basbakanliginda hükümet kurdu. Iktidardaki AP’nin seçimi yitirmesinin baslica nedeni bölünmesiydi.
Muhalefetin, hükümetteki bir partiden iktidari almasina firsat verecek ikinci nedene örnek de, 2002 seçimidir. 1999 seçimini kazanan üç parti Ecevit’in basbakanliginda güçlü bir hükümet kurdular. Ancak, önceki hükümetlerin uyguladigi bütçe açiklarini para basarak kapatma politikasi yüzünden yüzde 300’lere çikan enflasyon nedeniyle 2000 yilinin Kasim ayinda ekonomi çöktü. Seçmen, 2002 seçimine giderken bu çöküsün faturasini, Ecevit Hükümetine ve o tarihte mecliste var olan partilere kesti. Sandiktan, denenmemis, yeni kurulan Adalet ve Kalkinma Partisi (AKP) yüzde 35 oyla birinci çikti.
On yil sonra simdilerde, halkin nabzi onu gösteriyor ki, arka arkaya üç seçim kazanan AKP ve Basbakan Erdogan, önündeki ilk seçimde de yine seçmen indinde en güçlü iktidar adayidir. Yeter ki, parti seçimden önce kendi içinden bölünmesin ve ekonomide 2000’lere benzer bir bunalim olmasin. Kirk yildir izleyebildigim kadariyla da, görünür gelecekte AKP’nin bölünmesi ya da ekonomide 2000’deki gibi bir bunalim olasiligi yok, denebilir.
Bu saptamalari niye yaptim? Basbakan R.T. Erdogan’in bu gerçekleri herkesten önce ve çok iyi bildigini kimse yadsiyamaz. Öyleyse Basbakan, sanki yarin seçim varmis gibi oy hesabiyla ana muhalefet partisi CHP ‘ye karsi niye bu denli, saldirgan, yikici ve asagilayici kampanya sürdürüyor? Üstelik CHP, uzun süredir kendi içinde zaten ciddi sorunlar yasarken!
Ben 1950’lerin ikinci yarisindan bu yana, basbakanlarla ana muhalefet lideri arasindaki mücadelenin yakin izleyicisi oldum. Menderes-Inönü, Inönü-Demirel tartismalari, içerik ve üslup olarak hep düzeyliydi. 1973’ten beri de, milletvekili, bakan ve parti genel baskan yardimciligi gibi görevlerim dolaysiyla politikanin eylemli olarak içindeyim. Son bir yildir Basbakan Erdogan’in Kiliçdaroglu’na karsi tirmandirdigi saldirgan, suçlayici ve asagilayici söylem, ne Demirel-Ecevit, ne Özal-E.Inönü, ne Çiller-Baykal, ne Erbakan-Ecevit, ne de Erdogan–Baykal arasinda görüldü ve duyuldu!
Basbakanin bu halini herkes kendince yorumlayabilir. Ben, deneyimli bir tip doktoru da olan CHP Genel Baskan Yardimcisi Haluk Koç’un 16 Ocak günkü saptamalarini çok anlamli buldum; “Çaresizlik duygusu içinde kivranan, sorumluluk tasima yetenegini tamamen kaybetmis, ürkmüs, korkmus, eziklik ve magduriyet limanina yeniden demir atmis bir ruh halini göreceksiniz. Tayyip Bey, millet seni Basbakan yaptigi halde, on yildir o koltukta oturttugu halde, senin kökeni 7 yasina kadar inen psikolojik travmalarini tedavi etmeyi basaramadi. Hala beni ezdiler, dövdüler, asagiladilar edebiyati yapiyorsun. Bu millet senin için daha ne yapsin, daha dogrusu millet sana ne yapsin ki o duygusal anaforlarin, gel-gitlerin tedavi olabilsin. Asiri saldirgan ve öfkeli hallerine sebep olan derin ruhsal acilarini nasil dindirebiliriz? Söyle de bilelim Tayyip Bey!”


Haber NO: 813

Kategori: Vatan Gazetesi