Yazdırma tarihi : 16.01.2025

"Baskan" olmak için!

Tarih: 18.02.2013 10:34:41


Anayasa'nin degistirilemez 2. Maddesinde aynen sunlar yazilidir:
 


“Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanisma ve adalet anlayisi içinde, insan haklarina saygili, Atatürk milliyetçiligine bagli (...) demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.” R. T. Erdogan, bu cumhuriyetin 26. Basbakanidir. 1950’den önceki tek partili dönemi saymazsak, Adnan Menderes 10 yil 13 gün görevde kalmisti. R. T. Erdogan 29 Mart 2013’te basbakanlik koltugunda kesintisiz 10 yil 14 gün oturan ilk Basbakan olacak.

AKP Genel Baskani'nin, üç seçim üst üste oyunu artirarak halkindan güçlü bir destek almanin övüncünü duymaya, elbette hakki var! Simdi artik artan özgüveniyle, ülkenin yönetim seklini kökten degistirerek “baskanlik” sistemine geçirmek istiyor. Basarabilirse de hedefi, Türkiye Cumhuriyeti'nin yasama, yürütme ve yargi erkini eline alan ilk ‘BASKAN’i olmak. 2007’den beri, bu hedefine ulasmak için kendisine bir yol haritasi çizdi: Ilk kilometrelerinde, kamuoyunu yönlendiren odaklari yanina almak vardi; yazili ve görsel medyadan basladi. Iktidar gücünü kullanarak, çogunu “halletti”! Kimini de hizaya getirdi. Sivil toplum kuruluslarinin ise solugunu kesti. Artik önünde, bir buçuk muhalefet partisinden baska disine dokunur engel kalmadi.

Haritasinin ikinci adimi, yolun alt yapisini yapmakti; bunun için anayasayi degistirmeliydi. Zaten yapilan ekleme çikarmalara karsin, özünde hâlâ 12 Eylül'cülerin fasizan ilkelerini koruyan bu anayasaya sahip çikacak ne parti ne de sözü geçer kurum ve kurulus kalmisti. Ancak, R. T. Erdogan’in asil hedefi, hukukun üstünlügü, demokratik insan haklari ve evrensel adalet gibi ilke ve amaçlardan önce baskanlik sistemini getiren bir anayasa degisikligiydi. Bunu da halk oylamasina gitmeden meclisten geçirmek istiyordu. Yani TBMM’de, 367 sandalyeyi yanina almaliydi. Anayasa hazirlik komisyonundaki manzara, ikircikli MHP bir yana, CHP’nin böyle bir degisiklige sert bir sekilde karsi oldugunu gösterdi.

On yillik basbakanlik deneyimi R. T. Erdogan’a, BDP’yi yola getirebilecegini gösteriyordu. Oslo müzakerelerini bu amaçla baslatmisti. Ne var ki, beklemedigi erken bir trafik kazasiyla yol bir süre tikandi.

Basbakan, sonuç alabilecegi “asil muhatabini” artik biliyordu! Ne var ki, Imrali irk milliyetçiligine dayali uzun vadeli ayrilikçi planini 1970’in ikinci yarisinda, ondan yirmi bes yil önce baslatmisti. Yani daha R. T. Erdogan Erbakan Hoca'nin milli görüs kervaninin çaylagi iken Öcalan, Türkiye’nin düsmanlariyla omuz omuza, içeride ve disarida çok yol katetmisti. Basbakan'in politik hesaplarini, kendi planina göre nasil kullanacagini çoktan kafasina koymustu. Özeti, Basbakan baskan olmak istiyorsa yol haritasini, Imrali’ninkine göre ayarlamaliydi.

Iste simdilerde Basbakan Erdogan, bu durumun seçmen indindeki tepkisini gögüslemek için her manevrayi yapiyor. Gündemi istedigi gibi degistirmek konusunda da, kendi sözüyle artik “usta” olmustu. O nedenle, her acili olayi, her sorunu ana muhalefetin üzerine yikmak için bütün zekâsini ve gücünü kullaniyor. Yoksa dünyanin gözü üstündeki tek Müslüman, laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti'nin bir basbakani, cumhuriyeti kuran, demokrasiye geçisin kapisini açan, insan haklari, hukukun üstünlügü ve hakça kalkinma konusunda hiç ödün vermeyen ve hep özveride bulunan ana muhalefet partisi CHP’nin Genel Baskani'na “Eger DHKP’C'ye Kiliçdaroglu’nun üye oldugunu görürseniz sakin sasirmayin” der mi? On yildir tek basina kullandigi basbakanligi az bulan ve bir on yil da, Çankaya’da “baskan” olarak iktidari elinde tutmak isteyen R. T. Erdogan, sonunda bunu da söyledi.



Haber NO: 817

Kategori: Vatan Gazetesi