Yazdırma tarihi : 16.01.2025

Dilerim Milletimiz, bu günkü R.T.Erdogan’i aramaz!

Tarih: 6.05.2013 10:26:28


Görüldü ve anlasildi ki, R.T Erdogan’in tek konusu, ne yapip, yapip “baskanlik” sistemini, 2014 Temmuz ayindan önce gerçeklestirmek.
 



Aklina koydugu, çogu soyut ve duygusal hedeflerini, yasama geçirmekte inatçi bir kararlilik içinde. Üstelik on yillik basbakanliginda, liderlik bilinci ve anlayisi artik, “yalniz ben bilirim ve sadece ben yaparim’a”, dönüsmüs durumda. Bundan ötürü, kendince 2023 hedeflerine ulasmak için ne kimseye, ne bir kuruma ve ne danismaya, ne de paylasmaya asla gereksinimi, sabri ve özverisi var!
R.T.Erdogan, duygusal ve sevecen bir görünüme sahip ama olaganüstü gerçekçi bir politikaci da. Basbakan olduktan kisa süre sonra “degistim, milli görüsçü degilim, Menderes’in çizgisinde, muhafazakâr demokratim” derken, “demokrasi bizim için amaca götüren sadece bir araçtir” sözünün üstünden henüz iki yil bile geçmemisti. Hiç degismedigi halde o sözleri, önündeki engelleri asmak için, içeride ve disarida birilerini(!) ikna etmek hesabiyla söylüyordu. Hocasi, rahmetli Necmettin Erbakan, davasina akildan ve gönülden bagli dürüst ve berrak bir liderdi. Söyleminde ve eyleminde tutarsizlik ve karartma asla yoktu. Milli görüs yolunda özgürlükçü, çogulcu, katilimci ve sosyal adaletçi demokrasiye inanmis bir politikaciydi. Oysa görüldü ki, R. T. Erdogan bugünkü gücünü ve kariyerini borçlu oldugu Erbakan Hoca’dan farkli karakter ve kisilikte bir lider.
ABD’yi arkasina almak için Beyaz Saray'da Baskan Bush’un yanina sokulurken ve Avrupa Birliginin destegi için, Kibris’ta Annan planina “evet” derken, T.C Basbakanliginin sorumlulugunu kolayca unutabilmisti! Küresel kapitalizm yanlisi ulus devlet düsmani medyanin, konusan, yazan ve çizen takimini yanina almak için de, ne gerekiyorsa yapmaktan kaçinmamisti. Basbakanlik koltuguna oturduktan sonra her konuda ve olayda, fincanci katirlarini ürkütmemek için diline hakim olmayi bildi. Birilerini(!) “demokrasiyi araç olarak kullanmayacagina” inandirmak için her türlü çabayi denedi. Yani önünde engel gördügü muhalefeti, yargiyi ve güçlü çevreleri sindirmek ve asmak için yiginak hesabinda ve zamanlamada yanlis yapmadi. Gerektiginde ödün verdi. O yüzden de, degistigini (!) göstermek için simdilerde dedigi gibi, “kan kusup, kizilcik serbeti içmeye” katlandi!
2011 seçim sonuçlarini, içeride ve disarida hiç kimse, AKP’nin basarisi olarak görmedi. Partinin sahibi R.T.Erdogan olarak, o basariyi mutlak gücü ele geçirmenin bir firsati bildi. Artik, yillar öncesinden bilinçaltina yerlestirilen büyük hedeflerini gerçeklestirebilirdi! Artik Milletin, kayitsiz, sartsiz kendine ait olan “egemenligi temsil” hakkini, “Baskan” olarak tek basina, Türkiye Büyük Millet Meclisinden alabilirdi! Bunun için de, bu gün fiilen kullandigi iktidar gücünün, anayasal alt yapisini olusturmaliydi! Çünkü artik, cilizlastirdigi karsit partiler disinda, medya basta önündeki kamusal ve kurumsal engelleri astigina inanmisti.
Üstelik Basbakan Erdogan, bu tirmanisini, 1950’den beri kisa kesintiler disinda, halkin oylariyla seçtigi partilerin olusturdugu “parlamenter demokrasi” sayesinde basardi. Ancak, göz ardi edilen bir gerçek var; demokrasi, bazilarinin(!) sandigi gibi salt “sandiksal bir seçim” degildir. Demokrasi, toplumun, bireysel ve kurumsal olarak özgür, adaletli ve uygar bir düzeye erismis olmasidir. Ülkemiz böyle olmadigi içindir ki, basta Basbakan ve partisi AKP bile, on yillidir iktidarda olmalarina karsin hala asil amaç ve hedeflerinin “demokratiklesme”


Haber NO: 826

Kategori: Vatan Gazetesi