Bu özdeyisten yola çiktim ve çok kisa yazdim:
“Bilmeyen ve bilmedigini bilen çocuktur. Ona ögretin. Bilen ve bildigini bilmeyen uykudadir. Onu uyandirin. Bilmeyen ve bilmedigini bilmeyen aptaldir. Ondan sakinin. Bilen ve bildigini bilen liderdir. Onu izleyin.” (Çin Özdeyisi)
31 Mayis 2013 tarihinden bu yana Türkiye gündemini belirleyen “Taksim 2013 Gezi Parki” direnisi, genç kusagin1968’den sonra ikinci bir tarih sayfasi oldu. Üstelik bu kez basi çekenler Fransa’nin degil, laik demokratik Türkiye Cumhuriyetinin Y-Kusagi. Onlar, Hitler Fasizmine boyun egmemis cumhurbaskani De Gaulle’ü dize getirdiler. Bizimkilerin derdi ise, Onlar’in tersine “dize gelmemek!”. Bizimkiler, “dindar bir nesil yetistirmek” inadiyla “demokrasiyi araç olarak kullanan” bir Politikacinin önüne, “demokrasinin amaç oldugunu” ögretmek için dikildiler.
Çankaya’daki Cumhurbaskani, çogunluk oyuna güvenerek, polisi siddete zorlayan hükümeti elestirirken ve “demokrasi sadece oy sandigi degildir” derken Basbakan, baris ve özgürlük arayan halk çocuklarinin karsisina, elleri sopali kendi partizan yiginlarini çikardi. Üst üste üç seçimde iktidar olmus bir kadro, demokratik siyasal yasamimizda ilk kez, belki de çogunlugu henüz oy kullanmamis bir genç kusagi, oy hesabina vurarak, “milli irade düsmanlari”, “çapulcular”, “ayak takimi”, “faiz lobisinin piyonlari”, “teröristler” diye suçladi.
Nedir 2013 Y-Kusaginin istedigi? “Nasil yasayacagimiza-neden, niçin ve kime inanacagimiza-ne içip, ne yiyecegimize ve ne giyecegimize- karisma; Yani bir kelimeyle, “çek elini üstümüzden, biz özgürce yasamak istiyoruz” diyorlar. Özetle, Basbakanlarina “demokrasinin, özgürlüklerin, çagdas yasam hakkinin” anlamini, Cumhurbaskanlari gibi ögretmek istediler. Bu kez olmadi… Bir baska baharda belki… Inanç varsa, umut her zaman vardir!
|