Dogrudan ya da dolayli katkisi olan biri olarak, 1974 seçiminden bu yana aday belirlenmesinde gördügüm gerçek, seçmenin çok büyük oranda adaya degil, partiye oy verdigidir. Ayrica, kent içi nüfusu milyona yaklasmis illerdeki sandik sonuçlari, belediye baskanligi seçimlerinde, seçmenin daha çok öndeki iki büyük parti arasinda bir seçim yaptigini belgeler. Yani bir anlamda, tek kisilik seçim oldugundan seçmen, iki en büyük partiden birisi üzerinde durur.
Bu savlarimi kirk yili asan deneyimime dayanarak belgelemeye çalisacagim:
1973 genel seçiminde CHP, yeni genel baskani Bülent Ecevit’le birinci parti olmus ve Erbakan Hoca'nin Milli Selamet Partisi'yle hükümet kurmustu. Uzun aradan sonra CHP, halkin indinde Karaoglan Ecevit ile uzun sürecek bir iktidar partisi imaji yaratmisti. Kibris Baris Harekâti ile de bu imaj, çok daha güçlenmisti. 1973 Aralik ayindaki yerel seçim CHP’nin bu rüzgâri altinda yapildi. Istanbul, Ankara, Izmir basta büyük illerin hepsinde belediye baskanliklarini, Süleyman Demirel’in Adalet Partisi karsisinda CHP kazandi. Sonralari ünlü olan Ahmet Isvan, Vedat Dalokay ve Ihsan Alyanak o seçimde henüz siradan adaylardan biriydiler.
1977 genel seçimine giderken Artvin’den Mugla’ya, Edirne’den Hakkâri’ye seçmenin gözünde artik, Karaoglan Ecevit vardi. CHP o seçimde 1950 sonrasi ilk kez yüzde 42 oy aldi. Ayni yil yapilan yerel seçimde, basarilariyla taninmis olan baskanlar ön seçimi yitirdiler. Aytekin Kotil, Ali Dinçer gibi yeniler, Istanbul ve Ankara basta, önceki seçimden daha çok ilde, belediye baskani oldular. 12 Eylül 1980 darbesi sonrasi askeri cunta, partileri kapatti. 1983 genel seçimine general Kenan Evren’in onayladigi partiler ve adaylar katildilar. Dolayisiyla 1984 yerel seçimi seçmenin kafasinin karisik oldugu bir ortamda yapildi. Seçimler, iktidarda olan Turgut Özal’in partisi ANAP’in kazanimiyla sonuçlandi. Yine bilinmeyen isimler, örnegin Istanbul’da Bedrettin Dalan, Ankara’da Nigdeli eski bakan Mehmet Altinsoy ve Izmir’de de genç hesap uzmani Burhan Özfatura belediye baskani oldular. Gazetelerin basligi söyleydi, “ANAP’in zaferi”. Oyunu veren seçmen, bu üç ismi de yeni tanidi.
1989 yerel seçimine dogru ANAP hizli bir düsüsteyken, CHP’nin yerine kurulan Erdal Inönü’nün basinda oldugu Sosyal Demokrat Halkçi Parti (SHP) yükselisteydi. Partisinin bu durumuna karsin artik büyük sehir statüsünü de saglamis Istanbul’da, ANAP’li Baskan Bedrettin Dalan, tartismasiz bir üstünlük gösteriyordu. Seçim öncesi en son anketlerde yüzde 70’lerin üzerinde bir sansi vardi. Sandiklar açildiginda beklenen gerçeklesmedi; seçmen yine partilere oy vermis, SHP 67 ilin 42’sinde belediye baskanliklarini eline geçirmisti. Haber basliklarinin içinde en anlamlisi, “Özal’a seçmen darbesi” idi. Özetle partisi yüzünden yüzde 70 sansli Dalan bile, Istanbul’u kaybetmisti.
1994’e gelindiginde, Özal’in ölümü sonrasi Çankaya’ya çikan Süleyman Demirel’in yerine DYP’nin basina ilk kadin Basbakan Tansu Çiller gelmisti. Ne var ki ülke, terörün tirmandigi, enflasyonun yüzde 100’leri geçtigi bir dönemi yasiyordu. O ortamda yapilan yerel seçimlerde oylar dagilmis, hemen her ilde yüzde 25’ler düzeyinde oy alarak öne çikan partinin adayi belediye baskani olmustu. Büyük illerde sol ve sag partiler bölünmüs, örmegin Istanbul’da SHP Zülfü Livaneli’yi, DSP Zekeriya Temizel’i, CHP Ertugrul Günay’i aday çikarmis ve Erbakan Hoca'nin adayi R. T. Erdogan aldigi yüzde 24 oyla, sandiktan belediye baskani çikmisti.
1999’da yerel seçimler, genel seçimle birlikte ayni gün yapildi. Dolayisiyla zaten 28 Subat dolayli darbesi yüzünden kafasi tam karismis olan seçmenin, partiler dururken adaylara bakacak hâli yoktu. Iline göre degisen, daginik bir oy dagilimi oldu ve genellikle bir önceki belediye baskanlarinin partileri kazandi. Örnegin Istanbul’a, Erbakan Hoca'nin yasakli baskani R. T. Erdogan’in yerine ayni partiden Ali Müfit Gürtuna geldi. 2004’e gelindiginde seçmen artik AKP ile tanismis ve karsisinda iktidari degistirecek güçte bir parti kalmadigini görmüstü. Çünkü ana muhalefet CHP içinde, genel baskan ile karsitlari arasinda kiyasiya bir kavga sürmekteydi. Dogal olarak hemen her yerde belediye baskanliklarini AKP adaylari kazandi. Kadir Topbas, o seçimden bu yana Istanbul’da, partisinin gücüyle devam ediyor.
2009 yerel seçiminde de seçmen AKP’nin mutlak iktidarinin etkisi altinda, yine adaylara bakmaksizin oyunu kullandi. Istanbul’da CHP, Ugur Dündar’in yönetimindeki TV tartisma programlarinda, iki önemli AKP’li karsisindaki basarili imajina dayanarak bu günkü Genel Baskani Kiliçdaroglu’nu Baskan Topbas’a rakip çikardi. Sonuçta CHP, bir önceki seçimdeki oyunun iki puan üzerinde oy alabildi. Bunlari neden animsattim: AKP, 30 Mart 2014 yerel seçimi için basta Basbakanlari olmak üzere, kampanyayi geçmiste oldugu gibi “parti olarak” baslatti. Yandas durumuna getirdigi yazili ve görsel medyada, partinin seçim propagandasini sözde yeni projelere ve vaatlere dayayarak sürdürecegi gözüküyor. Hiçbir yerde AKP adaylari konusunda ne bir haber ne de tartisma var. Oysa CHP’de, aylar öncesinden baslayan bir aday adayi kapismasi sürüp gidiyor. Özellikle üç büyük il için piyasaya çikan aday adayi senaryolari, seçmen indinde tam bir “politika dizisine” döndü. Genel baskan yardimcilarindan milletvekillerine kadar birçok ünlü ismin, seçimde partinin sansini nasil yükseltecekleri(!) dedikodulari medyanin en magazinsel gündemi olmaya devam ediyor.
Animsattigim gerçeklerden yola çikarak, belediye baskani seçimleri için görüs ve önerilerimin altini çizmek istiyorum: Yillardir CHP’de adaylarin atama ile belirlenmesi gelenek hâline geldi. Bundan ötürü özellikle üye tabani çok genis olan yerlerde örgüt, hem propagandada hem de seçim günü sandikta yeterince çalismadi. Oysa geçmisteki basarili sonuçlarin arkasinda, adaydan çok, mahalle delegesinden genel baskana kadar bilinçli ve özverili çalisan, bir parti örgütü oldugunu, kimse yadsiyamaz. O nedenle, 2014 seçiminde, büyük kentlerin tümünde belediye baskan adaylari, partiye kayitli üyelerle yargiç denetiminde belirlenmelidir. Genel Baskan, genel merkez ve yerel yönetimler, gücünü ve zamanini aday tartismasi yerine, özellikle Istanbul basta, bütün büyük illerde, kent sorunlari ve çözüm önerileri üzerine yüklemelidir. Bilinsin ki seçmen bu seçimde de, adayin kim olduguna degil, hangi partinin kendisine daha dürüst, daha verimli, daha hizli ve daha hakça hizmet verecegine bakacaktir.
|