Laiklik ilkesini ülkemin demokratiklesmesi için çok önemli gördügüm halde türbani o konuda ciddi bir tehdit olarak hiçbir zaman görmedim. 1980 öncesi ayni partiden birlikte milletvekili oldugumuz Ertugrul Günay’in insan haklari ve özgürlük anlayisi açisindan, Erbakan Hocanin türban konusundaki ilk çikislarini o zamanda yadirgamamistim. Milli görüsçü politikacilarin 1970’lerin basindan beri türbani popülist bir propaganda konusu yaptiklarini, Hocanin en yakinindaki bakan arkadaslarimizin bile yadsimadigini animsiyorum. Son, milletvekillerinin meclise türbanli gelisleri de, AKP yönetiminin “magdur oyununun” gecikmis bir perdesidir. Simdi gündemlerine kaçinci perdeyi alacaklar, görecegiz. Ben yine yazimda konunun özüne girmek yerine, Basbakanin sözlerini ve aklina, bilgisine çok güvendigim bir ilahiyatçinin degerlendirmesini sizinle paylasmak istedim. Önce Basbakanin 31 Ekim 2013 günkü konusmasindan bir bölüm; “ana muhalefetin bir temsilcisi, ‘basörtüsü siyasi simgedir’ diyor. Basörtüsü nasil siyasi simge olabilir yahu. Basörtüsü dinin geregidir. Cehalet çok kötü bir sey, dinimizin böyle bir emrinin oldugunu bilmeyecek kadar cahil ve bu adam milletvekili.” Simdi de Kayseri eski milletvekili ilahiyatçi Gani Asik’in konuyla ilgili bir partinin genel baskanina verdigi bilgi notu: “Islâm’da kadinin basini kapatmasi gerçekten Allahin emrimidir, yoksa ilgili ayete kimi Ilahiyatçilara göre yanlis anlamlar mi yükleniyor. Bu tartismanin siyasi boyutu ( oy avciligi) yaninda, dini açidan isin asli nedir? Kutsal kitabimiz Kur'an'da ‘ kadinlarin örtünmesini’ somut olarak ele alan 2 ayet vardir. Birisi Ahzab suresi ( 33 üncü sure), 59 uncu ayet. Bu ayette, ‘ Basin kapatilmasindan’ söz edilmiyor. Sadece, ‘Hür kadinlar ( Cariye olmayanlar) disari çikarken dis giysilerini ( Cilbab ) üzerlerine alsinlar’ buyruluyor. Dis giysi, bir çesit gömlek, üstlük olarak tercüme edilmistir. ( Yüce Kur'an: Prof.Dr. Abdülkadir Sener, Prof.Dr. Cemal Sofuoglu, Prof.Dr. Mustafa Yikdirim ). Cahiliye döneminde (Islâm’dan önce) hem cariye, hem de hür kadinlarin açik saçik giyindigi, ayeti kerimenin gerekçesi olarak adi geçen tefsirde vurgulanmaktadir. ‘Müslüman kadinlarin baslarini örtmesinin Tanri buyrugu oldugu’ veya ‘ilgili ayette böyle bir buyruk yoktur’ tartismasinin yapila geldigi ayet, 24 numarali Nur suresinin 31 inci ayeti kerimesidir. Bu ayette, ‘Ey Peygamber, mümin kadinlara da söyle (.....) .basörtülerini gögüs bölgesindeki yirtmaçlarin üzerine sarkitsinlar ( gögüs ve gerdanlarini örtsünler)’ buyrulmaktadir. Kimi Ilahiyatçilar arasindaki görüs ayriligi da iste tam burada ortaya çikmaktadir. ‘Kur'an'da kadinin basini örtmesine iliskin bir ayet yoktur’ tezini ileri sürenler, ‘Iklim kosullarindan dolayi Islâm’dan önce de kadinlar baslarini 'Himar' denilen bir örtü ile kapatiyorlardi ve örtünün uçlarini belleri üzerine birakiyorlardi. Ayette, Himar uçlari ile açik olan gögüs bölgelerinin kapatilmasi ( arkaya degil, öne birakilmasi ) emrediliyor ve 'basinizi örtün' diye bir ifade kullanilmiyor, çünkü sicaktan korunmak için baslari zaten örtülü. Diger bir görüs olarak, ‘kadinin basini kapatmasi Allahin emri’ diyenler de yine ayni ayetteki, ‘Baslarindaki örtünün..’ ifadesini, mutlak bir örtünme olarak yorumluyor ve bunda direniyorlar. ( Yukarda kaynak olarak gösterilen 3 Ilahiyatçi, 'basörtüsünün Islâm’dan önce var oldugunu' dolayli ve üstü kapali olarak da, ‘örtünmenin Kur'an emri olmadigini' ifade etmis oluyorlar.( ayni kaynak, sahife 352 ). Bu konu Türkiye'nin gündemine Ulusu hükümetinin Milli Egitim Bakani Sn Hasan Saglam'in, bir Yönetmelik çalismasi kapsaminda Imam - Hatip Okullarindaki kiz ögrencilerle ilgili görüs istemesi üzerine, DIB tarafindan 1983 yilinda bir çalisma yapmasiyla geldi. Ama sorun üzerinde asil çalisma 1992 yilinda DIB Din Isleri Yüksek Kurulu tarafindan yürütüldü. Kurul, günlerce süren tartismalardan sonra söyle bir karara vardi: ‘Tarih boyunca, Müslüman alimlerce, kadinlarin, el ve yüzleri hariç, vücutlarini açmalari caiz görülmemistir’. Böylece, onunun içtihat meselesi oldugu, dolayisi ile inanç konusu olamayacagi’ anlatilmak istenmistir, bu çok önemlidir. Fakat, daha sonra, muhtemelen siyasi baskilar sonucu olarak ve sözü edilen görüsü israrla savunan bir sayin üyenin rahatsizligi nedeni ile 2 ay raporlu olmasindan da yararlanarak, ‘Basörtülerini, saçlarini, baslarini, boyun ve gerdanlarini iyice örtecek sekilde yakalarinin üzerine salmalari, dinimizin, kitap, sünnet ve Islam alimlerinin ittifaki ile sabit olan kesin bir emir ve ona uymak dini bir vecibe’ olarak yeniden kayda alinmistir. Oysa böyle hüküm ( fetva) ancak namaz, oruç, hac gibi kesin dini emirler ile zina ve iftira gibi kesin yasaklarda ileri sürülebilir. Kadinin basini kapatmasi veya açmasinin bir iman konusu olmadigini, asiri muhafazakar kesimin, görüslerini içtihat saydigi sayin Prof. Hayreddin Karaman, ‘giyinmenin hiç bir sekilde küfürle alakasi yoktur’ derken, konunun uzmani Prof. Bekir Topaloglu da’.... ‘Kilik ve kiyafetin iman ve küfürle alakasi yoktu’ görüsünü ileri sürmüstür. ( Islâm’da kilik kiyafet ve örtünme, tartismali ilmi toplanti, 1987 Istanbul, s. 27). Örtünmeciler, ‘kadin, bütünüyle örtünmesi gereken bir avrettir’ hadisine de siginirlarsa da, hadis bilginleri, rivayetin zayif oldugunu, kaldi ki ayete aykiri hadis olamayacagini savunurlar. Tabiun döneminin büyük fikih bilginleri olan Said b. Cübeyr ve Cessas, Nur suresinin 31 inci ayetini söyle yorumlamislardir: ‘(........) iklim geregi, kadin erkek herkesin basinda Günes'ten koruyan bir örtü olarak var olan örtüleri (himar/humur) ile, erkekler için çekici olan beyaz gerdanlarini örtsünler’. Görüldügü gibi kadinin saçindan söz edilmiyor.” Yazimi AKP milletvekili Ertugrul Günay ile baslamistim, onun türbanli milletvekillerin meclise geldigi gün internete yansiyan sözleriyle bitiriyorum; “Bas örtmenin sadece inançla açiklanmasi, dini inanç sahibi fakat basi açik olanlari incitir. Bunun bireysel tercih olarak kabulü daha dogrudur. Fazlaca siyasallastirilan ve dinsellestirilen bu sorunu, bugün TBMM’nin sagduyu ve sükûnetle tartismasi demokrasimiz için umut vericidir.”
|