Yazdırma tarihi : 16.01.2025

Halkimiz bu gerginlikten yoruldu

Tarih: 13.11.2013 19:51:24


Basbakan R. T. Erdogan, AKP’nin Genel Baskani oldugundan beri, gündem belirlemeyi ve gerginlik yaratmayi, oy artirmanin tilsimi saydi.
 













Partisi henüz birkaç aylikken, basbakan Ecevit’in hastaligini acimasizca bahane ederek, erken seçim için baslattigi gergin tartismayi animsayanlar vardir. Ancak, onun politikada ilk ögrendigi gerçek, “halkin hafizasi zayiftir”. Ikincisi de, “seçmen oyunu her seyden önce as ve is umuduyla kullanir”. Elbette bu ezberini, muhalefette iken baska, iktidardayken baska kullandi. 2002 seçim propagandasinda, geçmis hükümetlerin bütçe açigini kapatmak için basvurdugu karsiliksiz para basma politikasi yüzünden 2000’de çöken mali yapinin bütün sorumlulugunu, 1979’dan sonra 20 yil hiç basbakan olmamis yani krizin sorumlusu olmayan Bülent Ecevit’in üstüne yikmayi becerdi. Seçim öncesi muhalefette iken halkin pahalilik ve issizlik sorununu hem gündemde tuttu hem de agir suçlamalarla asiri bir gerginlik ortami yaratti. Ve öylece de, 2002 seçiminden birinci parti olarak çikmayi basardi!

Basbakan oldugu 2003’ten beri ise ekonomik sorunlari gündemin disinda tutmak için her seyi yapti; 2007 seçimine dogru, önce imam hatiplerin katsayisini ve türbani en sicak tartisma konusu olarak tirmandirdi. Arkasindan, AKP’nin kapatilma korkusuyla, gerilimli anayasa referandumunu aylarca gündemde tuttu. O seçim sonrasi yargiyi etkisine almak için yüksek mahkeme ve hâkimler ve savcilar yüksek kurullarinin yasalarinda yaptigi degisiklik, mecliste ve kamuoyunda kavgalara varan tartismaya neden oldu. Bir yandan da hükümet gücünü kullanarak medyayi susturdu. Bu konulardaki tavri ve söylemi hep artan bir siddette gerginlik amaçliydi. Ana muhalefet partisinin o zamanki genel baskaninin seçmen indindeki olumsuz izlemini de kullanarak, gerilimden yararlanmasini bildi. Çünkü halkin indinde sanki “magdur” olan da yalniz oydu!

2011 seçimine giderken, ileri demokrasi yaftasiyla, önce “Kürt sorunu”, halktan tepki alinca da “demokratiklesme” adiyla, bu gün hâlâ halkin ne oldugunu anlamadigi “çözüm sürecini” gündeme getirdi. Partisinin bile bilgisi disinda, sonradan MIT Müstesari yaptigi bir bürokratla baslattigi Oslo müzakereleri ortaya çikinca da, Imrali müzakerelerini gündemine aldi. Siyasal tabanlari Türk-Islam sentezi olan MHP’nin tepkisi asiri sert oldu.
Bir anlamda bu tepkiyi sanki bilinçli olarak hesaplamisti:

Ve öylece, halkin ekonomik ve sosyal gerçek sorunlari gündemden tümüyle çikti. Ancak gerginligi tirmandirirken MHP’yi geri plana iterek, sürekli CHP’yi ve Genel Baskan Kiliçdaroglu’nu hedef aldi. Hatta 1950 öncesinin uyduruk hikâyelerini diline dolayarak, CHP’yi en agir sekilde suçlamayi marifet bildi. O kadar ki, Kiliçdaroglu’nun eski genel baskana göre halkla daha sicak ve olumlu iliski kurdugunu görünce telasa kapildi ve CHP’den daha çok, Kiliçdaroglu’nun kisiligine ve soyagacina saldirmayi bile içine sindirdi!

Türban bitti derken, Basbakan simdi de“kizli-erkekli” gerginligini gündeme getirdi. Dünyanin hiçbir parlamenter demokrasisinde bu durum görülmemistir. Gerginlik ortami yaratmak ve sürdürmek hep iktidara karsi muhalefetin basvurdugu bir politika yöntemi olmustur. Ingiltere’den Yunanistan’a kadar böyledir. Bizde de 1950’den beri, halkin mutlulugu ve huzuru için yemin ederek iktidara gelen hiçbir hükümet, ülkesinin politik gündemini hem de bilinçli olarak gerginlik üzerine kurmamistir. Basbakanlik dönemlerinde, Menderes de, Demirel de, Özal da, Erbakan da asla gerginligin ve çatismanin sorumlusu olmadilar! Gençliginde bilinçaltina yerlesen önyargilari ve saplantilari gerçeklestirmek için hiçbir basbakan, ülkesini böylesine çatismali bir ortama getirmedi. Halkimiz, artik bu gerginlikten yoruldu. Erken ya da geç halkimiz, bunun hesabini elbet bir gün soracaktir.






Yazarin Önceki Yazilari


Haber NO: 853

Kategori: Vatan Gazetesi