Yazdırma tarihi : 15.01.2025

Hiçbir güç Ülkemi, çagdas uygarlik yolundan döndür

Tarih: 4.04.2014 10:32:04


1950’den bu yana her seçim bittiginde, dünyanin sandiktan çikanlarla yönetilen her ülkesinde oldugu gibi bu seçimde de yine seçmen, içinde bulundugu ekonomik durumun etkisiyle oyunu kullandi, denebilir.
 




















Gerçekten de, son bir yil içinde makroekonomik parametreler bozuluyor olsa da, halkin is olanaklarinda ve gelirinde rahatsizlik verecek bir kayip yaratan tablo yok. Sonuçlarda, “17 Aralik yolsuzluk ve rüsvet tartismasinin hiç mi payi yok?” derseniz, Ankara basta, Istanbul ve birçok büyük kentteki muhalefetin (bence) basarisinda var oldugu yadsinamaz.

Bir yerel seçim sonrasinda da, hem de anlamli oy yitirmesine karsin, R.T.Erdogan’in aile boyu yaptigi konusmayi, hiç kuskusuz 90 yillik acili ve zor bir demokrasi savasimindan gelen Türkiye Cumhuriyeti yurttaslari asla hak etmiyor. Halkin, elbet bir gün bunun hesabini yine sandikta soracagindan hiç kuskum yok. Tam bir din istismari olan konusmanin üzerinde, yaygin bir tartisma sürerken ben, Basbakanlik koltugunda oturan bir politikacinin bir baska yanina, kimlik ve akil yapisina girmeye çalistim. Hangi bilim dalinin, “uygar ile ilkel insan” arasindaki ayirimi açikladigini, merak ettim:

Internet sayesinde ögrendim ki, psikolojiden baslayip, siyasete kadar hemen bütün bilim dallarinin ilgi alanina giriyor. Ayrica, ülkesi ve birlikte yasadigi çevresi kisinin karakterini etkiliyor. Ülkesinin ekonomik ve sosyal düzeyi ve kisinin sinifsal yapisi da duygularini kontrolde çok önem tasiyor. Elbette alt kimlik, aile ve okul sartlanmasi, ilkellikten kurtulmak için ya destek, ya da köstek olan en agirlikli etmenler.

Bir Ingiliz politikacisinin rakibinden yüz yil öncesinin hesabini sordugu görülmemistir. Yunanli bir parti baskaninin bir digerini irk, din ve mezhep farkini kullanarak asagiladigi, suçladigi duyulmus degildir. 21. yüzyilda dünya haritasinda, liderlerin birbirine karsi “yalanci”, “ikiyüzlü”, “sahtekâr”, “seviyesiz”, “karaktersiz” gibi sifatlari agza almayi aliskanlik hale getirdigi bir ülke bulmak ise çok zordur.

Demokrasiyi tanimayan günümüz tek adam diktatörlüklerinde, zaten bu tür söylemler olmaz, olamaz da. Demokrasiyi yerlestirmeye çalisan yani söz, yazi ve tartisma özgürlügünü amaçlayan bir ülkenin parti baskanlari, bu özgürlügü karsilikli olarak nefret ve kin duygularini tatmin için kullandiklarinda, birakin diger gelismis uygar ülke halklarini, kendi halklari indinde bile ne inandiriciliklari, ne de güvenilirlikleri kalir.
Kazanan, her seçim aksami “beyaz sayfa açiyoruz” diyerek basbakanligin kapisina geliyor. Aradan bir ay geçmeden küçümseme, asagilama ile baslayan gerginlik, kisa sürede tirmanisa geçiyor. Muhalefet liderlerinin savunma içgüdüsüyle kizisan “dalasi”, sonunda ülkenin gerçek gündemini yani halkin as ve is sorununu unutturup gidiyor. Daha öncesini bir yana birakirsak, 12 Eylül darbesi sonrasi AKP’ye dek alti Basbakan geldi ve gitti. Özellikle dis iliskilerde altisi da, söylem ve eylemlerinde son derece titiz, dikkatli ve tutarliydilar. Ulusal yarar ve çikar söz konusu oldugunda, hiçbir zaman ilkel oy hesapçisi degildiler. Yeri geldiginde çok yürekli, gerektiginde yumusak olabildiler. Iktidardayken, her zaman sogukkanli, muhaliflerine karsi saygili, halka hosgörülü olmaya çalistilar. Tartisma ortaminda hazirlikli, bilinçli ve donanimli olmaya özen gösterdiler. Özellikle sorunlu konularda uzun erimli ve sabirli bir özgüven içinde olabildiler.

Son bir yildir ne denli tarafsiz ve iyimser olunsa da, Basbakan Erdogan'da bu niteliklere, sifatlara ve yaklasimlara benzer bir söylem ve eylem bulmak olanaksiz. 17 Aralik sabahi içine düstügü suçluluk ya da korku ise, degil bir sorumlu lider, hiçbir uygar insani bu denli karartmazdi! Nefret suçu islercesine gerçek düsünce ve hesaplarini açiga vurarak cesaret gösterisi yapmayi marifet sayiyor. Birlik ve dirlik yerine, ayrismayi ve çatismayi tirmandirarak, tehditkâr bir tavirla hakliligini kabul ettirmeye çalisan bir inat, aklini esir almis durumda. Aslinda, bu telasinin ve gerginliginin altinda, ciddi bir endise var; Bu sonuçlarla Çankaya’ya ya çikamama korkusuna kapilmis, tüzügü degistirip bir erken seçimle Basbakanlikta kalmanin hesabini yapiyor gözüküyor.


Haber NO: 873

Kategori: BiGazete