"HDP'nin parti olarak seçime girmesinin CHP'ye etkisi?". Kimine göre, "hele bir de aday listeleri belirlensin, CHP'nin hali iste o zaman anlasilacak..!". Çünkü, HDP, seçime parti olarak girme karar verdiginde, kimine göre, yüzde 10 barajini geçmek için iki seye güvendi: Birincisi, es Genel Baskan Selahattin Demirtas'in, cumhurbaskanliginda gösterdigi basari. Ikincisi de, dogal liderleri Abdullah Öcalan'in verdigi karar dogrultusunda, "partiyi, toplumsal tabani temsil" niteligine, yani bu günkü, Bölge Partisi yapisindan çikarip, Türkiye Partisi niteligine kavusturmalari? Baskan Demirtas, 2014 Agustosundan bu yana, gösterdigi performansla, özellikle, ezberini bozmamakta direnen sol çizgideki CHP seçmenine çok daha sicak(!) görünmeye basladi. Daha önemlisi, yeni katilacak genç kusak seçmenin, "Yeni CHP'nin(!)" iki yildir sürdürdügü ve bir türlü anlasilamayan sözde açiliminin, genç seçmenlerde yarattigi olumsuz izlenim.
HDP'nin Türkiye Partisi olma amacini somutlastirmasi ve seçmene gösterebilmesinin bir tek yolu var: O da, milletvekili aday kadrosunu, etnik kimliklerin üstüne çikarabilmesine bagli; Üstelik bu açilimi gerçeklestirebilmesi de, milletvekili aday listesinde, sosyal demokrat siyasetin taninan isimlerine, anlamli sayida yer vermesiyle olur. Haberlere simdiden yansiyan bazi bilinen CHP'lilere bakilirsa, listeler açiklandiktan sonra, aradigini bulamayan birçoklarinin da, HDP'ye göz kirpacagi anlasiliyor. Son seçimde CHP'ye oy verenlerden, ne ölçüde HDP'ye kayis olur, tahmin etmek zor. HDP'nin asil beklentisi, yeni genç seçmenden.
CHP'nin üst yönetimi bu gidisin ayirdinda oldugu için, yillar sonra yetersiz de olsa, ön seçimi gündemine aldi. Örnegin, geçen hafta Mersin'de yapilan önseçimde, üç seçimdir bir türlü firsat verilmeyen Fikri Saglar, bu kez meclise girebilir bir basari elde etti. Ancak, hemen bütün büyük illerde, listelerin kazanilabilir sirasinin yarisi, kontenjan ve merkez yoklamasina ayrildigi için, gerçekte yüzlerce aday adayina saglanan olanak bir elin parmak sayisini geçmiyor. Kontenjan ve merkez yoklamasiyla seçilebilir yere gelecek milletvekili sayisi, bir tahmine göre çikacak milletvekili sayisinin yarisindan fazla olacaktir. Dolaysiyla, 7 Nisan'da kesinlesecek aday listelerinden sonra çok sayida CHP'linin bekledigini bulamadigi bir tablo ortaya çikacak. Parti içinde, yapilan önseçimlerin "göstermelik" kalacagi ve bazilarinin HDP'ye kaçisina gerekçe olacagi, dillendiriliyor!
Bu tartismanin seçmen indinde, sandiga yansimamasi için, CHP yönetiminin sunlari önemle gözetmesi gerekir: CHP geleneginde "kontenjan adayligi" konusu çok ciddi ve çok tutarli ele alinmistir. CHP'nin üst düzey yöneticilerinin, Genel Baskanlar dahil, hiç biri, kontenjan adayi olmamistir. Kontenjan adayi ve merkez yoklamasi ile gösterilenleri, Parti Meclisi belirlemektedir. Bu nedenle, Parti Meclisi üyelerinin seçim bölgelerinde "önseçim" yapilirken, kendilerini seçilebilecek siradan aday göstermeleri, hiçbir hakli gerekçeye baglanamaz. Parti Meclisinde ve dolaysiyla MYK'da görev alanlar, kesinlikle kontenjandan aday olmamalidir.
Bunlari yazmamin nedeni, 7 Haziran seçimi, AKP'nin, laik demokratik cumhuriyeti tasfiye etme yolundan durdurulmasi için son firsattir. Bu firsatin sorumlulugu, tümüyle CHP'nin omuzlarindadir. CHP'nin, 2011 seçiminde aldigi oy oranindan, yüzde 001 bile olsa, asagi düsmesi, asla bagislanamaz. Dolaysiyla, benim gibi, buraya geliste sorumlulugu olan herkesin, gördügü yanlislari ve dogrulari söylemesi ya da yazmasi, partisine ve halkina karsi görevidir diye düsündügüm içindir. Dilerim, kaygilarim bosunadir! Yanilirsam, 8 Haziran sabahi politik yasamimin en mutlu günü olacaktir.
|