oy sandigi hesabina bagli oldugunu artik herkes açikça görüyor. Zaten, 13 yil önce yola çiktiginda, “demokrasi sadece sandiktir” ve “demokrasi hedefe giden yolda bir araçtir” sözlerinden, asil hedefi olan “tek basina ve tek elden ülkeyi yönetmek” zihniyetini (anlayisini) seçmene hâkim kilmaya azmettigini, Abdullah Gül gibi AKP kuruculari dahil politikayi biraz bilenler, çok iyi anlamisti. Cumhurbaskani R.T. Erdogan görevine baslarken, ettigi “Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir” yeminindeki, ne laiklik ilkesine inandi, ne demokratik, ne sosyal, ne de hukuk ilkelerine sadik kaldi. Ama gerçegi kabul etmek gerekir ki, 2003’den beri tersine bu ilkeleri kendine göre istismar ederek, sandikta oyunu yariya çikardigini, yani hesabini iyi(!) yaptigini da kimse yadsiyamaz. Pekiyi... O, bu hesabi iyi(!) yaparken, karsitlari daha dogrusu Ana Muhalefet (CHP), hesabini, çogunlugu Sünni Müslüman olan ülkenin ekonomik, sosyal, kültürel, bölgesel, dinsel, irksal ve de duygusal gerçegine göre, uygun ve gerçekçi yani iyi yapmis midir? Siz tek kelimeyle yanit verebilirsiniz. Ama ben, hep oldugu gibi son günlerde de yine AK Sarayin tuzagina düsüldügünü görerek, kisa süre önce yazdigim bir yaziyi yinelemek istiyorum: “Cumhurbaskaniyla, CHP Genel Baskani arsindaki agiz dalasindan, iki taraf da çok sey yitirdiler. Bu hizda tirmanirsa, -ki, öyle gözüküyor- adlarinin ötesinde, makamlarina da güven kaybolacak! Son bir-kaç haftadir birbirlerine layik gördükleri bazi sifatlari, yarim yüzyila yakin birlikte çok yakin görev yaptigim, ne Bülent Ecevit’ten, ne Süleyman Demirel’den, ne Turgut Özal’dan, ne Erdal Inönü’den, ne Necmettin Erbakan’dan ve ne de Deniz Baykal’dan duydum. AK Saray’da görev yapan politikacinin gençliginden beri bazi sifatlari kullanmaya aliskin oldugu söylenebilir. Ancak, kendi siyasal görüsümün genel baskani oldugu için, CHP Genel Baskani'nin, neden bu yanlisin rüzgârina kendisini kaptirdigini anlamakta zorlaniyorum. Hadi, son kurultayda oldugu gibi kendi seçim telasina düstügünde, partizan delegelerin oylarini almak için bilerek ölçüyü kaçirdi, diyelim. Ancak hizini alamamis olmali ki, karsi tarafin tuzagindan çikmamak için, bildigimiz kisiligine hiç te uymayan söylemini gittikçe tirmandiriyor. Belli ki, AK Saray “baskanlik” için varini yogunu ortaya koymus, parlamenter sistemi ortadan kaldirmaya ve “tek basina, aile boyu tek elden” ülkeyi yönetmek için Anayasa'yi degistirmeye azmetmis! Belli ki, bunu da seçmene hallettirme kararinda! Nasil olsa, partisini birlikte kurdugu, bir zamanlarin kader kardesi önceki Cumhurbaskani Abdullah Gül’ün, “demokrasi sadece sandik degildir” dediginde, “evet, demokrasi sadece sandiktir” anlayisiyla, sandiktan istedigi sonucu çikaracagina emin! Nasil olsa,1 Kasim'dan sonraki acili ve kanli gelismelerden ötürü, bir erken oylamada, HDP barajin altinda kalacak? Nasil olsa, Devlet Bahçeli’nin inadi yüzünden MHP de aynii duruma düsebilir... AK Sarayin, ya olasi bir halk oylamasinda (AKP’nin su anda 317 Milletvekili var. Meclis'te 330’u bulmasi için diger üç partiden 13 Milletvekili ayartmasi gerekiyor), ya da erken seçimde, son seçimde oldugundan yani yüzde 50’den çok daha fazla oy alma hirsi içinde oldugu gözüküyor. Bu yüzden bu agiz dalasiyla CHP’yi, daha kolay yipratacaginin hesabi içinde. 2010 Anayasa Referandumu'ndan beri, bu saldirgan ve sert propagandanin, yani gündemi ve üslubu kendi tayin ettigi bir seçim ortaminin, AKP yararina sonuç verdigi de, ne yazik ki yasandi. Bu durumda, basta da belirttigim gibi, bu “dalasin” ne CHP Genel Baskanina, ne de CHP’ye yarar sagladigi, söylenebilir. Partinin ilke ve hedeflerini öne çikaran bir tartisma, sanki tamamen gerilerde kalmis gibi. Adeta, CHP bütün gücüyle ve tüm kadrosuyla, AK Saray'in bilerek içine çektigi, halki partilerden sogutan bu çirkinligin tarafi haline gelmis durumda. Ülkemiz öyle bir döneme girdi ki, parlamenter demokrasiyi sürdürebilmemiz için halkin, CHP’den baska güvenebilecegi hiçbir siyasal güç kalmadi. O nedenle, CHP’nin yakin-orta bir tarihte seçmenin önüne gelecek sandiktan gücünü artirarak çikmasi için, genel baskaninin bu tuzaktan bir an önce çikmasini diliyorum. CHP Genel Baskani'nin, halka mal olmus sevecen, düzgün ve dürüst kisiligini gölgeleyen bu düzeysiz sertlige ve kisisel agiz dalasina, hiç ama hiç ihtiyaci yok. Seçildigi ilk kurultaydaki konusmasinda agirlik verdigi, “merdiven altindakilerin” dertlerine derman olacak; yani aslinda her konusmasinda, çok da etkili bir sekilde dile getirdigi ancak bu tuzakli üslup yüzünden gazele karisan halkin gerçek gündemi as ve is konusuna öncelik ve agirlik vermesini, haddimi asiyor olsam da, öneriyorum.
|