Imparatorluklarindan birini kurabilmesinin ve 600 yil sürdürebilmesinin ilk nedenini, Birinci Murad’dan itibaren, daha sehzade iken Padisahlarin, “Sarkin, EMIRI degil, Garbin HÜKÜMDARI olmak” inanç ve kararliligina, baglarlar.
Padisah Ikinci Mahmut’un, Tanzimat Fermaniyla baslayan yenilesme hareketinin hedefi de, Imparatorlugun, egitim ve sanayide Avrupa ile açilan arayi kapatmakti.
Demokrat Parti (DP) hükümeti, 1959’da Avrupa Ekonomik Topluluguna (AET) üyelik için basvurdugunda, Türkiye Cumhuriyetinin temel hedefi, demokratiklesme ve Kalkinma konularinda, Avrupa uygarligi düzeyindeki ölçütlere ulasmakti. 1963’te, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)-Adalet Partisi (AP) Hükümetinin imzaladigi, tam üyeligi öngören Ankara Anlasmasi ve 2005’te, Adalet ve Kalkinma Partisi (AKP) Hükümetinin, Avrupa Birligi (AB) ile imzaladigi, “Tam Üyelik Müzakerelerinin Yeniden Baslama” karari da, Türkiye’nin, “Kopenhag Kriterlerine” yani Avrupa’nin ekonomik, sosyal, siyasal ve hukuki degerlerine erismek hedefini içermekteydi.
Geçen Hafta Istanbul’da toplanan Islam Konferansinda ev sahibi olarak Fiilî Baskan(!) R.T. Erdogan’in yaptigi konusmada açikça görüldü ki, artik Türkiye Cumhuriyetinin yönü Dogu’ya, daha dogrusu Ortadogu’ya dönmüs durumda. O kadar ki, nerede ise, AK Saray, üye ülkeleri Batiya karsi ortak mücadeleye çagirmakta!
Aslinda, R.T. Erdogan, bu hedefini, 2007 seçimiyle Devlet Vesayetini tek basina eline geçirdiginden beri, her masada açikça ve inatla açiklamakla, övünç duyuyor. Hem de, halkin duygusal özünü kabartircasina bir cesaret gösterisine dönüstürerek. Iktidari ele geçirdikleri ilk günden beri, batinin çagdas uygarlik degerlerini, “Bati Taklitçiligi” suçlamasiyla, halkin inanç, kültür ve yasam degerlerine karsiymis gibi göstererek, oy sandigini istismar ettiler. Ne acidir ki, agizlardan düsmeyen “Yeni Osmanlilik” adina, “yola (Siyasal Islâm’a) devam”, diyerek, içerde ve disarda yapilan yanlislardan ötürü, bu gün yandas medya sayesinde gizledikleri ama yarinlarda misliyle ortaya çikacak aciyi ve çileyi, yine bu halk çekecek.
Bastan beri, “demokrasi bizim için amaç degil, hedefimiz yolunda araçtir” derken, bilerek bütün hesaplarini Dogu’ya, daha dogrusu “Arap Sermayesine” göre yaptilar. O nedenle yine, tarih boyu, Osmanli’yi arkadan vuranlarin “onlar (Arap Emirler)” oldugunu bildikleri halde, “Yeni Osmanlilik” sevdasiyla, “Bati’nin Hükümdari” degil, “Dogu’nun Emiri” olmayi, kin ve inatla yeglediler. Ama bilmedikleri ya da bilip te göze aldiklari bir gerçek var: O “Emirler” halklarinin degil, “Sömürgen Batin’in Emri” altindalar.
|